Arşivleri Ocak 2008

Şöyle bir laf var, ara sıra karşılaştığım, tam kaynağını bilemiyorum: Küçük beyinler insanları,Orta beyinler olayları,Büyük beyinler fikirleri konuşurlar. Galiba bir keresinde de ardından şöyle bir eklenti geliyordu: Dahiler ise konuşmazlar. Yalnızca yaparlar. Bir de şöyle bir laf var, onu da buraya yazasım geldi: Birinci sınıf insanlar, birinci sınıf insanlarla çalışırlar.İkinci sınıf insanlar, etraflarına dördüncü sınıf […]

Yoruma cevabı, yorumla değil yazıyla yapayım dedim. İlgili yorum şöyle: Katana sahibi bir insan onunla ne yapmalıdır mesela, illa adam mı kesmelidir, ekmek dilimlese ayıp olur mu? Peki küçük çocukların ekmeklerine reçel sürse katanayla, ustası darılır mı, katanaya sahip başkaları “çıkçıkçık…” der mi? Çocuklar “heleley heloloy” diye sevinir, en çok onlar sevinir, o ayrı. Bir […]

Nihayet database dersini bitirdik. Cuma günü “sözlü” bir final yaptım beş öğrencinin tamamına. Yirmişer dakikadan ifadelerini aldım. Hepsi hakettikleri notu tam göbeğinden tahmin ettiler. Hepsi de notuna razı oldu. İsmini vermeyeyim, öğrencilerden bir tanesi not alışverişi tamamlandıktan sonra, “ben fiziği en çok sizin dersinizde sevdim hocam” dedi, birkaç takdir cümlesi ile beraber. “Gayretin beni ağlatmak […]

Google meselesi için, İrlanda benden “tüm sertifikalı marifetlerim” için ilgili eğitim kurumundan alınacak orijinal belgeler istiyor. Mesela diplomanın fotokopisi falan olmuyor. Orijinalini versen oluyor olmaya da o zaman geri vermiyorlar diplomayı! Bu ihtiyaçtan MIT’den “bu adam şu tarihlerde buradaydı, kendisine de şu dereceyi verdik” içerikli adı “derece sertifikasyonu” olan bir belge istedim. Fax çektim bunun […]

Uzun zamandan beri ilk defa bu bahar Boğaziçi Üniversitesi’nde ders vermeyeceğim. Yeni memleket. Yeni iş. Bu karambolde, ders vermek hayal… Olsa olsa öğrencilere yazık olur. Gelecek sonbahara, belki İnternet üzerinden bir ders… Aslında İnternet üzerinden ders verme olayına inanmıyorum ama, Alpar hocamın dediği gibi bir şeyi yapmak için inanmak şart değil! Aslında olaya “sabbatical” gözüyle […]

Tesadüf nedir? Tesadüf, birden fazla “ilginç” olayın birlikte olmasına denir. Bazan, tesadüfler o kadar üst üste gelir ki, “tesadüf” olduğuna inanasın kalmaz insanın. Olumsuzlar üst üste gelince, insan hayatından bezer. Komplo teorilerine inanmaya başlar. Dünyadaki her kötülüğün yalnız kendi başına geldiğini sanar. Olumlular üst üste gelirse, kendini dünyanın en şanslı adamı zannedebildiği gibi, kendini “bir […]

Google’dan mail geldi bugün. İşin eğlenceli bir kısmı. Kişisel tercihlerimi sordular. Sorular şöyle: Kullanıcı adın ne olsun istersin. Workstation mı, laptop mı, yoksa ikisinden birden mi istersin. Teknik adamsan ikisinden birden istemen önerilir. Workstation Linux mu Mac mi Windows mu olsun. Laptop Windows mu Mac mi olsun. Linux istediysen hostname ne olsun. Klavyeler ne cinsten […]

Google işini resmi olarak kabul ettim. Kesindir artık. İşe başlama tarihi 31 Mart. Gecikme kaçınılmaz olursa 14 Nisan olacak. Normal şartlarda kullanmayı düşünmediğim bir gecikme payı bu. Google’ın “başlama günleri” varmış, bunlar onlar işte. Şöyle bir ayrıntı var: 25 gün izin var orada yıllık. İlk sene izin yok diye bir durum da yok. Ayda 2.08 […]

Sanırım şöyle bir vaziyet mevzu-u bahis: Blogumu okuyanlar var. Takip edenler yani. İlk yazmaya başladığımda, kimsenin okuyacağını düşünmemiştim. Hatta kimsenin okumayacağını düşünerek yazmaya başlamıştım. Tabii olmaz öyle şey, İnternet üzerine bırakılan herhangi bir şey birileri tarafından görülecektir. Ama ufak da olsa takip eden bir insan grubu oluşacağını hiç tahmin etmezdim. Tabii takip edenlerin hepsi beni […]

Demir tavında dövülür. Eski atasözlerinden biri. Gerçek anlamı doğru elbet. Geri zekalı değilsen, sıvı demiri veya katılaşmış demiri dövmeye çalışmazsın. Uygun sıcaklıkta, uygun yumuşaklıkta iken dövmek gerekir. Yani “tav”ında… Anlatmaya çalıştığı şeyi de bilmeyen yoktur pek. Bir işi yapmak için doğru zamanı ve şartları bilmek, onu o şartlar altında yapmak gerekir. Bunu belki beşinci kez, […]