Bugün mail geldi Google’dan. İrlanda için “Yeşil Kart”ım çıkmış. Yakında referans mektubu ile birlikte elimde olacakmış. Sonra iş vize için başvurup almaya kalıyor. Yeşil Kart, Amerikan usulü olan Yeşil karttan değil; ancak yakın bir şey. İrlanda bunu 2007 Şubatı’ndan beri yürürlüğe koymuş. İrlanda’da “stratejik beceri eksikliği” olan işlerde çalışacak olan yabancılara (AB vatandaşı olmayanlara) verilmek […]
Arşivleri Şubat 2008
Etel…
Bugün akşamüstü, Etel ile konuşurken (eşim olur kendisi) bir şey öğrendim, bir de fırça yedim. Öğrendim ki, blogumu sessiz-sedasız takip edenlerden biri de eşimmiş. Akabinde de, fırça geldi. “Blogunda benimle ilgili ne bir yazı, ne de fotoğraf var!” “Koyarım hemen istiyorsan” falan dedim ama, kurtaramadık durumu. Klasik “ben istedikten sonra faydası yok” durumuna geldi iş. […]
Yıldız Oyuncular…
p>Futbol, enteresan bir oyundur. Bir takım oyunudur. Takımın takım olabilmesi, tek vücut gibi davranabilmesi de çok önemlidir. Takım olamayan futbol takımı başarısızlığa mahkumdur. Ama, ilginç bir durum daha var. Futbolu olduğu “fenomen” yapan, tribünleri dolduran, insanları naklen yayınların karşısına çivileyen şey, takım oyunu değildir. Ya nedir? Yıldız oyunculardır. Futbol seyircisi, maça savunmadaki oyuncuların birbirine yerden […]
GWT -yahut- I know Kung-Fu
Benimle çalışanlar bilir… JavaScript ile hiç aram yoktur. Hatta, “vücudumdaki tüm hücreler JavaScript yazmayı reddediyor” dediğim de muhtelif defalar görülmüştür. Aslında, olay JavaScript’e özel değil. Genel olarak, script dillerine karşı alerjim var. Bu tabii eksiklik, düzelteceğim bir ara, ama bu script dillerinin genel olarak çok matah bir şey olmadıkları gerçeğini değiştirmez. Artık JavaScript (aslında AJAX) […]
Google'ın Zamanı
Google’a gidişin zamanı adım adım yaklaşıyor. Bazan, hiç gelmeyecekmiş gibi geliyor. Hayalmiş olan bitenin hepsi sanki. Zihnim ve hafızam oyunlar oynuyor. Maillar, telefon görüşmeleri, hatta Dublin’e gidiş-geliş… Gerçek değilmiş gibi. Sonra silkinip kendime geliyorum. Gerçek hepsi. Oldu. İmzalar atıldı. Geri dönüşü olmayan noktayı çoktan geçtik. Takvime bakarsak, altı hafta kaldı. Kısa bir zaman. Ne altı […]
Mühendis Olmak…
Mühendis ne iş yapar? Bu soruyu sorunca, bir sürü insan, “ne mühendisi” diye sorar. Bir sürüsünün de (bazı mühendisler dahil!) soruya net ve düzgün bir cevabı yoktur. Benim cevabım ise kısa ve net: Mühendis, problem çözer. Bu basit ve öz tanımı, aşağıdaki cümlelerle genişletip açabiliriz: Bir mühendisin yaptığı işi, genel olarak herkes yapar. Ancak mühendis […]
Dur bakalım…
Hayat acayip. Bir şeylerle debelenip giderken… Günlük olaylara, hatta daha uzun vadeli planlara kaptırmış giderken… Öyle bir şey oluyor ki. Czzzt. Bütün orkestra susuyor… Tek bir ses kaplıyor her yeri. Çaresiz kalıyor insan. Aciz. Dedim ya, hayat acayip.
İnsan Algısı ve Bilim Üzerine
İnsan bir şeyleri nasıl öğrenir ve kavrar? Birinci derecede, bunu duyularıyla yapar. Sonra beyin bu şeyleri harmanlar ve zihinde bulunduğu çevrenin bir modeli oluşmuş olur. Bu insanı diğer türler arasında oldukça başarılı yapmış olan mekanizmanın özüdür aslında. Zihinde çevrenin bir modelini oluşturmak ve kararları buna göre vermek. Yalnız, burada şöyle bir problem vardır: Duyularımızla direkt […]
Oynamaya Değer Oyunlar
Amerika yıllarından özlediğim esas olarak iki şey var. Birisi, Coca Cola. Oradaki kola, buradakinden daha az şekerlidir ve -bence- daha lezzetlidir. Ayrıca kutu kola biraz daha büyüktür. Diğer özlediğim şey ise, kitapçılardır. Oradaki kitapçıların bir kısmına, burada ancak kütüphane denir. Kitap ceşidi ve adedi açısından, burada oraya yetişecek kitapçı yok. Hele teknik kitaplar açısından pek […]
Teşekkür…
Teşekkür… Neymiş bu, “Sesli Sözlük” şöyle diyor: 1. Yapılan bir iyiliğe karşı duyulan kıvanç ve gönül borcunu anlatma. Teşekkürname.2. Yapılan iyilikten memnun kalındığını bildirmek için söylenen şükür ifadesi. * Şükür etmek. * Birisine karşı “Sağ ol, var ol, ömrüne bereket” gibi söylenen minnet sözleri. Yani ortada bir iyilik olması lazım önce. İki tanıma birden bakarsak, […]
Sosyal Medya’da