Uzun zamandan beri ilk defa bu bahar Boğaziçi Üniversitesi’nde ders vermeyeceğim.
Yeni memleket. Yeni iş. Bu karambolde, ders vermek hayal… Olsa olsa öğrencilere yazık olur.
Gelecek sonbahara, belki İnternet üzerinden bir ders… Aslında İnternet üzerinden ders verme olayına inanmıyorum ama, Alpar hocamın dediği gibi bir şeyi yapmak için inanmak şart değil!
Aslında olaya “sabbatical” gözüyle de bakabiliriz. Kendime akademisyen diyecek kadar ukala değilim ama, ders verdiğim süre altı yılı geçti. Kısa da olsa, bir mola vermenin zamanıdır.
Hocalık sevdiğim bir şey. Çok sevdiğim bir şey. 2001’den beri ilk defa bir dönem hiç ders vermeden geçecek. Bir dönem Boğaziçi’nde ders vermeye ara vermiştim ama, o zaman zaten Yeditepe Üniversitesi’nde öğretim görevlisiydim. Dolayısıyla hocalığa ara sayılmazdı o.
Hocalık bana çok şey kazandırdı. Bilmediğim bir sürü şeyi, dersini vererek öğrendim. Pek çok öğrencim oldu; çok insan tanıdım.
Eh, herhalde bu hocalığın sonu değildir. Göreceğiz.
Bir cevap yazın