Müziğin cahiliyim ama, eğer yanılmıyorsam bir ara şöyle bir şarkı vardı:
Fallar burçlar bunlara inanan aptal kızlar…
Az sonra anlatacaklarımla bir ilgisi yok. Genel kültür olsun diye yazdım bunu.
Bizim Mutlu ile yürüyoruz. Konu bir şekil çocuklarda. Sora sora, “seninkinin burcu ne” diye sordu. “Burcunu naapacan” dedim. Neymiş efendim, küçük çocuklar burçların özelliklerini gösteriyorlarmış.
Ben de dedim ki, benim burcumu sen bil, madem karakter özelliği gösteriyor insanlar. Sana iki hak. Bilirsen, ufaklığın doğum gününü söylerim.
Bu başladı saymaya. Kaç defada bildi dersiniz? İki? Yoo. Üç? Hayır. Aslında doğrusu bilemedi. Yani benim olmayan 11 tane burcu saydı. Ben her seferinde “Değil! Devam et!” dedim. Sona kalan burcun (İkizlermişim ben. Sallamam ya.) adını bile hatırlayamadı.
Dedim ki, bu burç dediğin mesele bilimsel bir teori olsaydı, şu anda çöpteydi. İkinci sorusu bile olmaz. Tek aksi örnek yeter.
Sonra işi “ama eğlence” falan moduna vurdurdu. Yapacak bir şey kalmadı.
Ha, bir de bana dedi ki, ben önyargılıymışım. Orada bilimsel yöntem hede hödö savunacak halim yok, “evet” dedim, “ama haklıyım!”.
Ayrıca, önyargı hayat kurtarır. Arkadan yetişen yargının faydası olmayabilir!
Neyse, bu hede hödö bölümü yazısı. Bilimsellikten falan dem vurmayacağım. Hikaye budur.
Bir cevap yazın