Sabah erken kalkmaktan nefret ediyorum.
Erken derken, benim için 8.30’a kadar erken sayılıyor. 6.00’da kalkan bana küfretmesin, 11.00’de kalkıyor olan da boşuna mızmızlanmasın, kategorizasyonumuzu önceden yapalım. Mesaisi 9.00’da başlayanlar şanslı, 8.00’de İstanbul sınırları dışında bir fabrikada işbaşı yapıyor olsam ne edecektim bilmiyorum. Bilmediğim için de “halime şükredeyim” diyecek değilim. Erken kalkmak istemiyorum, derdim bu.
Teknoloji bu kadar ilerlemişken, işletmeler işçilerin tuvalette geçirdikleri zamanı da takip edebiliyorken, üretilen işin de pek çok iş kolu için ölçülmesi gayet mümkünken mesai saati kısıtlaması anlayışında bir gıdım ilerleme olmamasına içerliyorum. Kocam işi gereği belli saatlerde belli kişilerle muhatap olmak zorunda kalıyorsa o saatlerde orada bulunsun. Mesela, müşteri onu arayacaksa onun karşısına çıksın, gitsin hatırını sorsun, mesai arkadaşlarıyla etkileşim halinde olması gerekiyorsa onlarla aynı vakitte gitsin etkileşsin. Bu tarz pozisyonlarda mesai saati sınırlaması olsun ama ben, çok zaman bütün gün kimseyle konuşmadan iş yapabiliyorken belli bir saatte oraya dikilmeye mecbur olmamalıyım. Sabah yorganın altında geçirmediğim bir saat yüzünden günlerim, haftalarım ızdırap olmamalı, şeker de yiyebilmeliyim mesela. Öte yandan arayan bulamamış, filancayla yapacağım işi yapamamışsam zaten bu bana yol-su-elektrik olarak dönecek, ben de kendimi buna göre düzenleyeceğim. En azından belli dönemler, ya da belli günler o saate sadık kalacağım. Ama her gün erken kalkmak zorunda olmak, kalkamayınca manyak olmak, yol boyunca geç kaldım stresi yapmak insanın ömrünü törpüleyen bir şey. Erken kalkmaya alışmak çok zor değil, ama alışmayı istemek, bunu gerekli bulabilmek çok zor.
Bir gün işveren olur da fabrika mesaisi gibi senkron çalışma gerektirmeyen bir mesai düzenleyecek olursam işe başlama saati uygulamasını esneteceğim (İşyerine köprü yaptıracağım bir de). 11.00’e kadar herhangi bir saatte gel, ama uykunu al gel diyeceğim. Bildiğimiz haftaiçi 9-18 mesai 9’ar saatten haftada 45 saat eder, çok mesai fetişistiysem 45 saatini dolduran canı istediği saatte gelsin gitsin derim. Bir de çıkardığı işi takip ederiz herhalde eşek değiliz. Zaten bu takip işini yapabilen işletme çok az, o yüzden beklentimi düşük tutuyorum bu konuda. Deadline yoksa takip işi biraz zor, olsun. Suistimale mani olmak için de akıllı adam almalı tabii. Zaten adam sınırlayacak kuralları icat etmektenin maliyeti en baştan sorumluluk sahibi adamları ayıklamaktan daha yüksek. Bunu yapabilecek olduğum gün, işte o gün erken kalktığı için mutsuz olanlar şahane performanslarla mutlu yarınlara koşacak, işte o gün tek marifeti erken kalkmak olanlar ayrılacak, işte biz o gün tükeneceğiz.
Ben işverenin iyi adam seçen, iyi takip eden ve kural tanımayanını severim bebek.
Axa der ki
Merhaba googlede dolaşırken tesadüf sizin isminizle karşılaştım, bir kaç yazınızı okudum aslında normalde tanımadıgım insanlara 1-2 dk ayırırım ama sizin yazdıklarınız çok eğlenceli ve gerçekten okurken insanı düşündüren bir yapısıda var bu nedenle bu mesajı yazmak istedim.
Bir adım daha adlı yazıda anlattıklarınız aynı bende var. bende sizin gibiyim ama benimkisi farklı siz bir şeyi öğrendikten sonra sıkılıyorsunuz bense başlıyorum ama daha sonunu getirmeden bırakıyorum.
bu sayede hiç bir şeyde başarılı olamıyorum.
şuan neye başladıgımı söyliyim. joomlaya başladım. eğer bunda dikiş tutturursam drupala sarmayı düşünüyorum. ha web tasarım kodlar programlar hakkında bilgim var mı yok. ama bir yerden başlamak lazım..
Abicim bana ne önerirsin. bırak bu işleri sigortalı bir iş bul mu dersin . yoksa bana bal genc mademki bu işlerde gözün var ilk şurdan başla mı dersin.
Bu kadar uzun bir yazıya bir cümlelik cevap bile yeter bana.