Eli kulağında, bir yıla geliyor…
27 Martta gelmiştim geçen yıl Dublin’e. 7 Nisan’da da işe başlamıştım. İkisinin de birinci yılı peş peşe dolmak üzere.
Bir yandan çabuk geçti gibi geliyor insana. Ama buna kanmamak lazım. Her süre, bittiği zaman çabuk geçmiş gibi gelir zaten. Düşünürken dikkatli olmak lazım. Bu sürede neler oldu, neler değişti diye.
Çok şey. Sadece iş açısından bakıp konuşsak bile, çok şey değişti.
Bize “Noogler” diyorlardı. (New Googler manasına — “acemi asker” hesabı.) Önce onlar demeyi bıraktılar. Sonra da ben demeyi bıraktım. Noogler’lığımız falan kalmadı. “Bayağı”, “bildiğin” Googler oldum.
Başlangıçta buranın skalası inanılmaz boyutlarda görünüyordu. Şimdi buradaki skala normal gelmeye başladı. Geri kalan her şey ise ufacık görünüyor. Sanırım o açıdan şımarabileceğim kadar şımardım.
Google dışarıdan, yekpare, kurşun işlemez dev bir kaya gibi görünüyordu. İçeriden çok da öyle görünmüyor. Her yerde olan debelenme, hatalar, kafa göz yarmalar burada da var. Elimize yüzümüze bulaştırıyoruz yani biz de. Ancak, burada genel olarak planlar, “ele yüze bulaştırma” parametreleri de dahil olarak yapıldığı için, “son kullanıcı”ya genel olarak bu durumlar yansımıyor. E diyeceksiniz ki, “Gmail yavaş”… Tamam, Gmail yavaş…
Epey de şey öğrendim bu geçen bir yılda. Kolay olmadı bu, biraz karın ağrılı oldu elbette. Yani, ben Java, “web application architecture”, algoritma falan bilen ve bu konularda görüşme yapmış bir adam olarak geldim buraya. Konduğum takımda bana lazım olan şeyler, “system administration”, Python, shell scripting falan gibi şeyler oldu. Neredeyse sıfır örtüşme. Bunun üzerine bir de Google’da aşağı yukarı tüm sistemlerin Google icadı olduğu gerçeğini eklersek… Karın ağrısının sebebini daha fazla aramaya gerek kalmaz sanıyorum. Sonuç fena olmadı tabii. Artık hatırı sayılır bir “system administrator” da oldum. Python da öğrendim. Shell scripting’de de eski cehaletim kalmadı artık.
Bir de şöyle enteresan bir şey var: Başlangıçta Google’da çalışmak heyecan verici bir şeydi. Ama kendimi tam “Googler” gibi hissetmiyodum, hissedemiyordum. Artık kendimi tam Googler gibi hissediyorum ama, artık çok da heyecan verici gelmiyor! Sanırım bunların ikisini beraber yaşamak da mümkün değil zaten.
Darısı ikinci yıl yazısının başına.
Furkan der ki
Bu yazıdan başlayıp tüm yazdıklarınızı okuyorum benimde en büyük hayalim mountain view yazdıklarınızdan çok keyif alıyorum keşke daha önce bulsaydım bloğunuzu.