“Birinci Google Doğum Günü” yazısını sanki dün yazmışım gibi geliyor. Ama üzerinden 18 ay geçmiş. Birinci Intertech doğum gününe gelmişiz. Geçen sene 1 Kasım’da başlamıştım işe. İşte döndük dolaştık, yine 1 Kasım’a geldik.
Dikkatli olanlar şunu farkedecekler: 1 Kasım geçen sene Pazar gününe denk geliyordu. Diyeceksiniz Pazar günü işe nasıl başladın? Başlarım ben. O kazık bir kere yenir çünkü. Pazartesi 2 Kasım ya… 2 Kasım’da başlasam resmi olarak, fiilen bütün Kasım ayı çalışmama rağmen, komik SGK kuralları yüzünden bana 29/30 maaş verecekler. İnsan kaynakları’na dedim ki, “Kasım ayı’nda bana tam maaş vereceksiniz, bir kuruş eksik olursa ben sizden o parayı bir şekilde alırım.” Bunun üzerinde, “delikanlı” bir davranışta bulunup, işe girişimi 1 Kasım Pazar günü yaptılar.
O kazığı bir kere yerim diyorum, GVZ’de çalışmaya başladığımda, 1 Şubat Cumartesi günüydü. Fiilen 3 Şubat Pazartesi günü başladım işe. Girişimi de o gün yapmışlar. SSK (o zaman SSK, şimdi SGK, aynı nane) kurallarına göre, aylar 30 gün. Çalıştığım gün sayısı 26… (3, 4, 5, … 28) 26/30 maaş verdiler bana. Ondan sonra dedim ki, ben de bu kazığı bir daha yersem…
Intertech enteresan yer tabii. Google’da bir senede ü-hüü, neler öğrenmiştim. Burada o tarz bir öğrenme olmadı. Ama çok daha hareketli bir yıl oldu. Maşaallah, Intertech’te her daim bir eğlence. Her daim değişen bir gündem. İki kere görev değiştirdim. Bir ekip kurdum, “sattım”, ikinci ekibi kurmakla uğraşıyorum.
Bir yılda “olmayan” şeyler de var canımı sıkan. Pek az, ciddiye alınmayacak kadar az kod yazdım. C# öğrenmeye niyetliydim, hala da niyetliyim. Unit test, code review meselesini söylemekten öteye -henüz- gidemedim.
Anlamlı mı, anlamsız mı bilmem ama, bir sene bir orta saha mücadelesi şeklinde geçti. Faydası ne oldu, ya da ne olacak, ikinci yılda göreceğiz.
Bir yıl noktası, genel olarak benim bir işte “suyumun ısınmaya başladığı” zamandır. Stadın etrafında bir tur atınca, her yeri görmüş oluyor insan. Ben de meselenin içini-dışını anladım, gördüm, öğrendim. İkinci yıl, taşları yerinden oynatma, bir şeyleri değiştirme zamanı. Olursa bu, ne ala memleket. Olmazsa…
“Olmazsa” tarafı, tehdit gibi duruyorsa da, değil. Ben “kir tutmaz kumaş”tan mamul bir adamım. Sistemin adamı olamıyorum, bir şeye alışamıyorum. Intertech’e de alışmadım, öğrendim. Birinci yıldan sonra, artık bir şeyleri değiştiremiyorsam, Intertech’ten boşuna maaş aldığıma kanaat getireceğim. Bir şeyler değişmiyor, hareket etmiyorsa, Intertech’in bana ihtiyacı yok, benim de Intertech’te yapabileceğim bir şey yok demektir. O zaman, yol yakınken, şapkayı alıp gitmek uygun düşecek.
Öte yandan, bir şeyler değişmeye, hareket etmeye başlarsa… O zaman ormanda dört kaplan gücündeyken, şehirde sekiz kaplan gücüne ulaşacağım. Bunun böyle olması için de, elimden geleni yapmaktan zerre kadar geri durmayacağım elbet. İşler kolay olsun diye gelmedim zaten buraya. Zoru başarmaya geldim.
Bir de, öyle de böyle de yanıma kar kalacak şeyler var. Değişik ve güzel insanlar tanıdım burada. Kalıcı olacağını umduğum dostluklar kurdum. Belki de gerisi zaten ayrıntı…
Dur bakalım ne olacak…
Bir cevap yazın