Almaya niyetim de yok.
Ama, Bitcoin muhabbetinden ve herkese aynı hikayeyi anlatmaktan bıktım ki, artık yazılı vermeye karar verdim. Bundan sonra, “Bitcoin aldın mı?”, “Neden almıyorsun?”, “Bitcoin alayım mı?” diyene, bu yazının adresini vereceğim.
Ders 1: Para Nedir?
Para nedir? Paranın ne olduğunu hepimiz biliyoruz da, tam da biliyor muyuz gerçekten? Şimdi, ben simitçiye 1.5 TL verince, simitçi o parayı neden ödeme aracı olarak kabul ediyor da karşılığında bana simit veriyor? Cevabı aslında çok karmaşık değil: O 1.5 TL’yi götürdüğü zaman, başka birinden, kendi istediği bir şeyi (ya da bir kısmını) alacağına güveniyor da ondan.
Aslına bakarsanız, bugünkü 1.5 TL’nin yarın bir şey satın alıp alamayacağına emin olamayız. Haydi yarın için çok dertlenmiyoruz belki ama, iş gelecek ay, seneye, on yıl sonra olunca konu biraz değişiyor. Bugün kazanılan paranın gelecekte de harcanabilir olacağına güven temel bir problem.
Diğer açıdan bakarsak, benim herhangi bir paraya kıymet vermem için, onu ödeme aracı olarak kabul edecek insanlar olduğuna inanıyor ve gelecekte de olacağına güveniyor olmam gerekir. Yoksa mesela, danışmanlık hizmetimin karşılığını gazoz kapağıyla almam. Çünkü, kimsenin gazoz kapağına kıymet vereceğine inanmıyorum!
Peki, mesela Türk Lirası’na kıymetini kazandıran nedir? Arkasında ne vardır?
Kısa ve net cevap: Türk ekonomisi.
Türk ekonomisinde üretilen herhangi bir mal veya hizmeti, Türk Lirası ödeyerek alabilirsiniz. Buna güveniyorsunuz. Neden? Çünkü Türk Devleti öyle diyor. Türk Devleti, para basar ve der ki, bu ülkenin, yani bu ekonominin resmi para birimi budur. Ben devlet olarak, bunu sana garantiliyorum.
Devlet bu gücü nereden alır? İnsanlardan tabi. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, ama bir şekilde insanların seçtiği ya da yönetmesine bir şekilde izin verdiği insanlardan oluşan bir kurumdur devlet.
Yani, mesela Amerikan Doları’nın kıymeti en temelinde Amerikan ekonomisinden gelir. Ha, Amerikan Doları’nın aslında ikincil bir etki olan “rezerv para” olma durumu da var, ama birincil etken yani Amerikan ekonomisi baş aşağı gittiği durumda, rezerv para özelliği de çok uzun süre yaşayamaz.
Yani, doları dolar yapan, onunla Amerikan ekonomisinden şimdi olduğu gibi gelecekte de alışveriş yapabilir olmamıza hem kişiler hem devletler olarak güveniyor olmamızdır.
Yani neymiş…
Parayı para yapan şey, arkasındaki ekonomiymiş. Bu aradaki bağı da devlet, -bir şekilde- halktan aldığı güçle sağlar ve garantiler, böylece güven sağlarmış. Bu sebepten, güçlü ekonomi güçlü devlet ve kıymetli, güvenilir para el ele gidermiş.
Anlayanlar anlamayanlara bir tur anlatsın.
Ders 2: Paranın Sağlaması Gereken Özellikler Nelerdir?
Her durumda, bir şeyin para olabilme şartını sağlayabilmesi için belli şartları sağlayabilmesi gerekir:
- Kopyalanmasının veya çoklanmasının çok zor olması
- İstendiğinde kolaylıkla el değiştirebilmesi
Liste bu kadar.
Altın para yapınca mesela, çoklanması zor oluyor, çünkü dünyadaki altın miktarı sınırlı. İnsanlar bu yüzden altının “kendiliğinden” değerli olduğunu düşündüler bir süre. İspanyollar, Güney Amerika’dan gemilerle altın ve gümüş taşıdılar ülkelerine. Buldukları şey ise, zenginlik değil, hiperenflasyon oldu.
Kağıt para günümüz çözümü. Öncelikle kağıt paraların hayata altın veya gümüş sertifikası olarak başlamış olmaları da ilginç sayılabilir – parlak metal fetişimizden çok hızlı sıyrılamadık çünkü. Çoklanamaması için hepimizin bildiği envai çeşit tedbir var – “filigran”, “ışığa kaldırınca görünen Atatürk” falan gibi.
Bunların hepsi de gereğinde kolayca el değiştirebiliyor. Eh, bazen çok da kolay olmuyor; dolmuşta bozuk para sıkıntısı çeken herkesin bileceği gibi.
Ders 3: Bitcoin Nedir, Ne Sağlar?
Bitcoin, elektronik bir paradır. Dövseniz de, blockchain nasıl çalışıyor anlatmayacağım, hem onu anlayınca ele bir şey geçmiyor. Ama, ne sağladığını anlatmak çok zor değil.
Blockchain şunları sağlıyor:
- İşlem gücünün %50’sinden fazlası iyi niyetliyle, para çoklanma ihtimali yok.
- İşlem gücünün çoğunluğun netleştirmesiyle, el değiştirme tamamen elektronik ortamda yapılabiliyor.
Yani, Bitcoin, paranın sağlaması gereken özellikleri sağlıyor. Kopyalanması ve çoklanması yeterince zor. Alınıp verilebiliyor da.
Ders 4: Bitcoin’de Ne Eksik?
Ne eksik olduğu açık: Herhangi bir para birimine kıymetini ne veriyorsa, Bitcoin’e de kıymetini o veriyor. Yani, Bitcoin’i ödeme olarak kabul edecek birileri ve bu birilerinin sattığı mal ve hizmetler.
Rüşvetin belgesi olmayacağı gibi, bunu da netleştirmek zor ama, Bitcoin’i en çok kullanmayı sevenler, illegal aktivite peşinde olan insanlar. Anonim ve kontrollerden geçmeden oradan buraya kıymet aktarabiliyor olmak onlara çok fayda sağlıyor.
Bu çok da umrunuzda olmayabilir.
Ama, ortada Bitcoin’i ödeme olarak kabul eden insanlarla Bitcoin arasındaki bağı sağlayan, güven sağlayacak bir üst irade yok. Yani, Bitcoin’i ödeme olarak kabul etmek tamamen opsiyonel. Bugün ödemeyi Bitcoin olarak kabul ederim. Yarın vazgeçerim. Keyfime kahyalık yapacak kimse yok.
Bitcoin’in çoğunluğunu elinde tutanların, devletler gibi kimseye hesap verme durumları da yok. Yani, kendileri için kârlı olacağını düşündükleri herhangi bir hareketi yapmalarına ne legal, ne fiziksel bir engel yok.
Ders 5: Sonuç
Yaaani…
Bitcoin piyasası %100 spekülatif bir piyasadır.
Herhangi bir stabilizasyon kurumu veya faktörü içermez.
Büyük kıymet sahipleri, çok rahat “piyasayı silkeleme” olarak bilinen hareketleri yapabilirler.
Bunlar, geçmişte de yaşandı. Doksanlarda, o zamanki adıyla İstanbul Menkul Kıymetler Borsası vardı. Aman hisseler şöyle kıymetli, aman böyle para kazandılar, aman zamanında şunun hisselerini alsaydık…
Orada da, büyük parayla oynayanlar, derinliği az piyasayı istedikleri gibi silkeleyip, vatandaşın elini ağzını yaktılar.
Sonra, hisseden anlamayan, hisseyle oynamaktan vazgeçti.
Ondan önce banker zamanı da tam aynısı olmasa da, “şu bankere yatırınca zengin olunuyormuş” devri oldu. Yüzde iki yüz faiz… Sonuçta parayı alan tüydü.
Ders 6: Sonucun da Sonucu
Bitcoin oldu diye, herkesin kısa yoldan zengin olması mümkün değildir.
“Bu kıymet nereden gelecek” sorusunun cevabını veremiyorsanız, tehlikeli sularda yüzüyorsunuz. Bu sorunun cevabının önemli olmadığını düşünüyorsanız, çocuksunuz ve peri masallarına inanıyorsunuz. Büyümenizi tavsiye ederim.
Ders 7: Lafım Kime Yok?
Eğer işi iyi takip ediyorsanız, yüksek riskli yüksek getirili yatırımlarda ustaysanız, risk yönetimi biliyorsanız, size lafım yok. Hesabınızı yapın, kârlı çıkma olasılığınızı yüksek görüyorsanız, buyrun yatırımınızı stratejinize göre yapın.
“Abi ben eğlence maksatlı aldım, o para batarsa da umrumda değil” diyenlere de lafım yok. O da Milli Piyango bileti gibi, maksimum maliyet üzerinden bir cins risk yönetimi. Buyrunuz eğleniniz.
Ama artık benim içimi Bitcoin ile baymayınız. Milli Piyango almadığım gibi, Bitcoin de almıyorum. Yüksek riskli yüksek getirili spekülatif oyunları sevmiyorum.
Ders bitmiştir. Dağılabilirsiniz.
Mehmet Uluskan der ki
Bitcoin’i şuan paradan çok altın gibi bence. Değeri de şuan matematiksel özelliğinden geliyor, hash değerlerinin oluşturulma zorluğundan.
Güvenilirlik şuan bitcoin sorunu, piyasada kullanılabilirliği olmadığı sürece de para değil altın gibi dijital maden olarak kalacak.
Ama bitcoin’in kazandırdığı da bir gerçek, 4 ay önce yatırdığım miktarı geçen geri çektim, 2 kat kar da halen bitcoin olarak duruyor.
Önder küçükural der ki
Ulus devleti verili kabul ediyorsun.. stabilizasyon kurumu ve faktörü içermeyen bir mekanizmanın olamayacağını düşünüyorsun..
Interner nasıl mümkün oldu?? Ptt nasıl ortadan kalktı? Ya yakında bankalar da ortadan kalkarsa?? 🙂
Salih der ki
Yazdıklarınıza katılıyorum. Blockchain teknolojisi ile Bitcoin çok karıştırılıyor. Bitcoin ilk olmasina rağmen, türünün belki de en kötü ornegi. İşlem süreleri çok uzun, komisyonlar yüksek ve en kötüsü de, değeri aşırı spekülatif.
Diğer taraftan, insanlar özel şirketleri ve devleti çok yabana atıyorlar. Diğer bir yorumda İnternetten bahsedilmis ve bir nevi “Bağımsızlığın sembolü” olarak verilmiş, ancak İnternet dediğimiz şey bile çok büyük ve tarafsız gibi gözükmesine rağmen gayet de devletler ve büyük şirketler tarafından etkileniyor ya da yönlendirilebiliyor. Google, Facebook, Twitter, Amazon, Whatsapp, Instagram, Snapchat diye bir çırpıda saydığım şirketler insanların ne düşüneceklerini, ne alacaklarını, ne söyleyeceklerini şekillendiren şirketler. ABD’de yaşanan “Ruslar’ın başkanlık seçimi müdahalesi” İnternetin ne kadar yönlendirilebilir olduğunun bir kanıtı aslinda. Konumuza dönecek olursak:
a) Devletlerin kripto paraya hiçbir sey yapamayacaklarını düşünmek saflık. Evet, belki teknolojik anlamda ele geçiremez, yeni para basamaz ya da olanları yok edemez ama, devletin yapabilecekleri bununla mı sınırlı?
b) Ödemeler dünyanin büyük bir kısmında cok büyük oranla nakitle yapılan bir şey. 60-70 yıldır kredi kartları var, çek cok daha uzun süredir piyasada, ama nakdin hakimiyeti devam ediyor. Sanal para birimlerinin bunu kısa sürede değiştirmesi mümkün değil, uzun vadede de devlerden (MasterCard, Visa) destek almadan çok zor.
c) Bitcoin’in şu anki değerini açıklayabilecek bir etken yok. Devasa bir anlaşma yapilmis ve Bitcoin her yerde geçmeye başlamış degil, teknolojik anlamda en üstün sanal para birimi değil. Tek etken, içi boş talep. Dunyanin dörtbir yanından bir sürü insan, “Bu daha değerlenir” deyip Bitcoin alıyor, klasik bir “Self fulfilling prophecy” örnegi olarak da değerleniyor. Bu sağlıklı bir sey değil, zira “Para birimi” dedigimiz şeyin bugün 6000 dolar, yarın 8000 dolar, öbür gün 7000 dolar olmasını istemeyiz. Diğer yandan yatırım aracı dediğimiz şeyin de böyle olmasını istemeyiz. Apple, Tesla gibi dünyayi değiştiren şirketlerin hisseleri on yılda 10-20 kat değerlenirken; bitcoin fiyatları 5 yilda 1500 kat değerlenmiş.
Mufit Sozen der ki
Cok guzel yazmissin abi. Tam 10 numara 5 yildiz olmus. Yanliz ben bisey soracam abi, yazilanlardan sonra aklim karisti.
Ben bitcoin alayimmi simdi abi?
Bagirma abi.., ne vuruyon abi! Soolesen olurmusun abi? Hem herseyi biliyon, hemde soylemiyon!