Sattık. AzBuz’u ve Gayet.net’i sattık. İlk defa sitenin sahibi durumunda değilken AzBuz’a yazı yazıyorum. Değişik bir his! Kızı evlendirdikten sonra evine ziyarete gitmek gibi bir şey. Daha kız evlendirmedim. (Kızım beş yaşında daha, dağılın! Sen de git kardeşim. “Ben beklerim” ne demek yaa… İyice manyamış millet.) Neyse, ne diyorduk. Satmak garip durum. Artık benim değil […]

Zurnanın zırt dediği yer… Olayın önemli noktası. Ya da zor an. Yorulunan yer. Meselenin en incelikli noktası. Olayların beklendiği yönde gelişmediği, istenen yöne gitmediği zaman. Zurnanın zırt dediği yer işte öyle bir yerdir. Önemli de bir yerdir. Zurna, beklenen ezgiler yerine, “zırt” sesi verince, kimin ne yapacağı belli olmaz. Önceden kestirmek de zordur. Ama bir […]

İyi adamlar beyaz şapkalar takarlar. Ve mermileri hiç bitmez. Sitenin birinde böyle yazıyor. Keşke gerçekten öyle olsa. İyi adamlar ve kötü adamlar, şapkalarının renginden anlaşılsa. İyi adamların da mermileri hiç bitmese. Sonunda ayakta kalanların iyi adamlar olacağından da emin olarak yaşasak hayatı. Şapkaların hepsi gri bugünlerde nedense. Açığı koyusu bile pek belli değil. İnsan kendi […]

Dünyanın hiç bir yerinde komite heykeli dikilmemiştir. Bu lafı pek severim. Doğrudur netekim. Bir iş komiteye, komisyona falan kalırsa, o işin bitmesi zorlaşır. Hatta bitmez. Dikilen heykeller hep tek adamlara aittir. Sebebi de, ancak kararlar tek elden çıktığı zaman tutarlı ve hızlı işler yapılabilmesidir. Pek çok durumda da hızlı ve tutarlı karar verebilmek ve hızlı […]

Rudyard Kipling’in “If” adlı şiirinden: […] If you can meet with Triumph and DisasterAnd treat those two impostors just the same;[…] “Adam olmanın yolunu” tarif eder Kipling bu şiirde. Tabii bana göre adam değil, peygamber olmanın yolunu tarif eder gibidir daha çok; ama konu bu değil. Serbestçe tercüme edersem (başka türlüsünü yapmaya cesaretim yok zaten), […]

Geceleri severim. Geceleri severim diyorsam, barlara meyhanelere bayıldığımdan değil. Neresini seviyorum o zaman? Sessizliğini seviyorum. Sakinliğini seviyorum. Etrafta kimsenin olmamasını seviyorum. Gündüzün harala-gürelesinden sonra ilaç gibi geliyor. Hayatımın tamamını gündüz yaşadığım zaman, yani sabat erken kalkıp, günü gündüz yaşadığım zaman bana bir haller oluyor. Konsantre olamıyorum. Günler hızla torbaya giriyor hissine kapılıyorum. Fazla iş çıkartamıyorum. […]

Derler ya, ben senin gelmişini, geçmişini… Kendime bu lafları sarfedesim var bu günlerde. Sanırım öyle bir zamanındayım ki hayatımın, ortam çok kaotik. En ufak hareketlerim bile, geleceği kökünden etkileyecekmiş gibi görünüyor. Hem de, hem yaptığım hem de yapmadığım şeyler. Bir şeylere karar vermem ve hızlı hareket etmem gerekiyor. Daha kötüsü, bunlardan etkilenecek çok sayıda insan […]

Kafadan cevapla başlayayım yazıya: Çok! Bilenler bilirler, bizim Gayet.Net, Resin üzerinde koşar. Açıldığı günden beri. Arka planda da Postgresql database kullanır. IBM’den kapasitemizi artırmak için, hem donanım, hem de yazılım satın aldık. Donanım geçişi büyük oranda tamamlandı. Yazılım için de birinci adım, Resin’den Websphere’a geçmek olarak planlandı. Ancaak… Gel gelelim, öyle acayip problemlerle karşılaştık ki, […]

… yani ben ona bir şey demiyorum. Yeni donanımın içinde, bir miktar da storage var. Bunlar fiber optik kablolarla ve “host bus adapter” denilen cihazlar aracılığıyla diğer server’lara bağlanıyor. Çok güzel. Ancak, eski makinalara “host bus adapter” takmak pahalıya patladığından, arada “NAS gateway” denen bir makina var. Bunun marifeti, kendisi fiber üzerinden gördüğü storage disklerini, […]

Bu gece şahane bir katakulli çevirdim. Gayet.Net’in adam aramaya yarayan parçasını, “eski” server’dan (biz ona G4 diyoruz, “efsane server” olarak da biliniyor) “yeni” IBM server’a geçirdim. Bu esnada, Gayet.Net bir saat kadar hizmet vermedi. Saat 03:30. Sabah da bir sebepten (müdürüm bilir!) erken kalkmam gerekiyor, en geç 08:15’de kalkabilirim. Beş saat uyku, adam olana çok […]