Sabah unutkanlığı diye bir şey vardır. Bilmem bilir misiniz.
Uyanma prosesi oldukça karmaşıktır aslında. Bilinç uyanır… Ama algılar tam aktif değildir henüz. Ufak sesler duyulmaz. Uyku zaten böyle korunur.
Yavaşça algılar yerine gelir. Görüntüler, sesler netleşir.
Hafıza da bundan payını alır. İlk uyanma anında, hafıza da tam yerinde değildir. Ya rüya etkisindedir, ya da kapanmıştır o da.
Durum yavaş yavaş hatırlanır. Neredeyim, bugün neydi, ne yapmam gerekiyor… Bunlar birer birer gelir akla.
Sonra kasların da itirazına rağmen, harekete geçilir. Gün başlamıştır artık.
Hepsi iyi, güzel de…
Şikayetim, Cumartesi sabahlarından.
Hafta içi çok dert değil. Uyan… Saate bak. Google’a gidilecek. İş var. Haydi hareket.
Cumartesi öyle değil.
Uyan…
İlk sessizlikten sonra, algılar netleşsin. Kulaklar kendine gelsin. Hala sessizlik. Çıt yok. Ev boş.
Gün Cumartesi. Tatil.
Dublin.
Yapacak bir şey yok.
Yataktan çıkmak için sebep de yok.
Uyanmaya sebep var mıydı?
Ah Cumartesi sabahları…
Bir cevap yazın