Ne belalı iştir şu CV yazmak. Özellikle ilkini. Yalnız, nedense bizim memlekette bir acayipliktir gidiyor. Ne yazan bir şey anlıyor yazdığından, ne de okuyan.
Kendim ilk CV’mi 1998’de yazdım. İki kişi dört günde yazabildik; Taylan’la beraber. Izdırabın bini bir para. Tecrübeli birinden yardım görmedik. Tabii, tecrübeli olması doğru yardımı yapacağı anlamına da gelmez. Akıl nihai olarak yaşta değil, baştadır.
Sonra bir-iki defa daha CV update ettim. Daha sonra masanın öbür tarafına da oturdum; bol miktarda CV gördüm, inceledim. Ayrıca, bazı insanlara da CV yazmakta yardım ettim. Şimdi maksat, bildiklerimi ve düşündüklerimi burada yazıya dökmek.
Konsantraston ister istemez “teknik adam” CV’leri üzerine olacak. Fakat sanıyorum teknik adam olmayanların da işine yarayacak bir şeyler bulacaksınız aşağıda.
CV nedir? Alın size acayip bir tanım: CV sizsiniz. Yani, sizin olmadığınız yerde, sizin temsilciniz. Okunduğunda, sizin ne menem biri olduğunuz, ne bilip ne bilmediğiniz hakkında bilgi sahibi olunabilmesi gereken doküman. Bunu her aşamada aklımızda tutacağız.
Basit kural: CV tek sayafa olur. Benim CV’im tek sayfa. Sayfa iyi kullanılır, ne konacağına iyi karar verilir. Tekrar edeyim: CV tek sayfa olur!
Araya bir not geçmekte fayda var sanırım: Biz her türlü özgeçmişe CV diyoruz. Amerikalılar ise, özgeçmişin iki türlüsünü bilirler. Benim burada tartıştığım, tek sayfa olan, sağa-sola göndermeye yarayan şeye, onlar “résumé” derler (rezüme diye okuyorlar yaklaşık). Onların CV (Curriculum Vitae) dedikleri şey ise, daha uzun, daha ayrıntılı olan bir özgeçmiş çeşididir. Bir yerlere ancak istek üzerine, ikincil olarak verilir.
Olaya tepesinden girelim: En tepeye ne yazılacak? En tepeye elbette isminiz yazılacak. Sakın “CV” falan yazmayın, onu eline alan adam zaten CV olduğunu biliyor, bilmese şeklinden falan çıkartır. Çıkartamıyorsa, aman öyle kimseyle çalışmayın zaten. İsminiz, sayfadaki en büyük şey olmalı, yazı boyutu olarak. Yani, CV’ler arasından veya masadaki kağıtlar arasından (evet elbette bir sürü CV olacak sizinkiyle beraber, atılacak bunlar sağa sola) aranırken kolay bulunmalı. Ele geçince kimin olduğuna şüphe olmamalı. İsminizi doğru yazın, kullanmadığınız fazla isimleriniz varsa (üç veya daha fazla isimli arkadaşlardan bahsediyorum) bunları noktayla kısaltabilirsiniz. Yazılışından okunuşu anlaşılmıyorsa, altına küçük nasıl okunduğunu ekleyebilirsiniz. (Nasıl yani demeyin. Oluyor. Yabancı uyruklusu var, göçmeni var.)
Geri kalanını anlatmadan önce, genel bir prensipten bahsedeyim: CV’nin hem içeriği, hem de şekli çok önemlidir. İyi bir CV’de tek harf bile hata olmaz. Tek harf hata, iş görüşmesine dişinizde yeşil bir şeyle gitmek gibidir — birşey farkettirmemesi gerekir, ama mide bulandırır… Harf hatasından başka, sayfaya yayılımı, görünüşü özenli ve düzenli olmalıdır — sizi temsil ediyor o! Bilgiler tam olsa bile, şekilsiz ve düzensiz bir CV, sokaktaki dilenciyi sizin adınıza iş görüşmesine göndermek gibidir — her şeyinizi bilse ve doğru anlatacak olsa bile bunu yapmak istemezsiniz.
İsim tamam. Başka önemli bir mesele de, fotoğraf. Durum eskisi gibi değil. Dijital fotoğraf edinmek çok kolay. Mümkünse vesikalık fotoğraf kullanmayın. SSK formu değil o. Sizi “normal” bir halinizde gösteren, canlı bir fotoğraf iyidir. (Vesikalıklar genelde mahkeme duvarı gibi olur ya…) Yüzünüz görünsün! Vesikalık olmasın ama, tabii mesela rakı sofrası resmi de çok mantıklı olmayabilir (Mey A.Ş.’ye başvuruyorsanız durum başka olabilir — o zaman aman masada Efe falan olmasın, Yeni Rakı olsun, Tekirdağ olsun). Özellikle benim gibi şekli bir şeye benzemeyen bir herif değilseniz, iyi, doğal bir fotoğraf çoğu durumda avantaj sağlar.
Henüz kolay kısımlarda kürek çekiyoruz. Ne yapılacağı pek belli çünkü. Onun altında, kontakt ve özlük bilgileriniz yer almalı. Ben şahsen burada sayfayı iki kolon olarak kullanmayı tercih ederim. Kaçırılmaması gereken bilgiler şöyle: Doğum tarihi (doğum yeri şart değil aslında, yazın övünüyorsanız memleketinizle), adres, telefon, cep telefonu, email. Er kişiler için askerlik durumu. Medeni halinizi yazmak da uygun olabilir. (Medeni hali: Medeniyim… Veya Medeni hali: Maganda — tamam komik olmayabilir ama bana komik geliyor.) Bunların formatına aman dikkat. Telefon numaraları alt alta gelecek. Asker gibi duracak her şey.
Sonra ne yazılacak? İşte zor sulara burada açılıyoruz. Şöyle düşünün. Tanımadığınız biriyle karşılıklı oturdunuz. “Kimsin sen, ne yapıyorsun” diye sordu size. Aklınıza ilk ne geliyor? İşte o en tepeye yazılacak şeydir. Yeni mezun veya yakın zamanda mezun olacaksanız, birisi sorduğunda cevabınız “hede hödö üniversitesinde öğrenciyim, zöt okuyorum, seneye bitecek” falan cinsindendir. O zaman önce eğitimle gireriz olaya. Yok, çalışıyorsanız bir yerde, o zaman cevap “hede şirketinde hödö yapıyorum ben” cinsinden olacaktır. O zaman işte, iş deneyimiyle dalarsınız olaya. Başka türlü bir cevap veriyorsanız, işte buraya onun gelmesi gerekir.
Eğitim bölümünü ele alalım önce, sonraya da yazsanız, önceye de yazsanız, prensipler aynı. Genel olarak doğrusu, ters kronolojiik sıradır, yani en son bulunduğunuz okulu ilk yazıp, oradan geriye doğru gidersiniz. Başlangıç ve bitiş tarihlerini yazın. Bitiş tarihi boş olabilir. Boşluk yerine “……” kullanmak pek doğru değil, sanki birisi gelip orayı dolduracak gibi duruyor o zaman. Okul durumunda, başlangıç ve bitiş tarihlerinde ay belirtmek çok gerekli değildir, ama birinde varsa, hepsinde olsun, yoksa hiçbirinde olmasın.
Tarihin yanına ne yazılacak peki? Okulun adı. Yanına da bulunduğu şehir, lütfen. Herkes Zöntrik Üniversitesi’nin Eskişehir’de açıldığını bilmek zorunda değil… (Eskişehiri tenzih ederim.) Yurtdışında ise, bulunduğu ülke de lütfen. Tabii CV’nin muhatabı olan kişilerin (yerine göre yazılır bu CV denen şey — bundan da bahsedeceğim) okulu tanımama ihtimali yok diyorsanız, başka. Ama okulun birine şehir yazıp, birine yazmayıp format bozmayın.
Tarih aralığı, okul ismi ve yeri bir satırı kaplayacaktır. Altına bir şeyler daha eklemek uygun düşer tabi. Eklenmemesi gereken şeyleri sayalım hemen… Bunlar okuyanın ilgilenmeyeceği bilgi içermeyen şeyler. Mesela, “Mühendislik Fakültesi” yazmanın bir anlamı yok. Yani bölümünüz hangi fakültede, kime ne… Ya bölümden barizdir, bazen de alakasızdır. Okulun idari durumuyla alakalı bir şey ya o. CV okuyanı genel olarak ilgilendirmez. Çok önemli değilse, şu kampüsü, bu kampüsü bilgisi de gereksizdir. Dedim ya, mektup gelmeyecek.
Neler yazılmalı peki? Ne derecesi aldığınızı veya alacağınızı yazmalısız altına. Mesela “Matematik Mühendisliği Lisans Derecesi” olabilir. Lisans derecesiyse, yanına parantez içinde not ortalaması yazılabilir. Tabii bahsedilecek bir ortalamaysa. Sizi diğerlerinden not ortalamanız ayırıyorsa, yazın. Mesela, 3.94/4.00 yazılmalıdır kesin. Öte yandan, 2.00/4.00 da kesin yazılmamalıdır. Dürüstlük başka. kendini ayağından vurmak başka mesele. Ortada bir yerlerdeyse, okuluna, bölümüne bakar ama, benim açımdan bakıldığında, 3.00/4.00 altında bir ortalama ilginç değildir.
Eğer doktora veya tezli bir master programıysa yazdığımız, tez başlığı yazılmalıdır elbet. Lisans derecesiyse, özel bir mezuniyet projesi yazılabilir. Yoksa “sıradan” bir projeyi yazmasanız da olur.
Mezun olduğunuz programda “opsiyon” cinsi bir şeyler varsa (son sınıfta ayrılanı vardır bunların) onu da yazmak uygun olabilir.
Sondan geriye doğru gittik, okulları dizdik… Ama nereye kadar? Kurallar şöyle:
- En az iki okul mutlaka yazılmalıdır.
- İkiden fazla olacaksa toplam, lise ve daha altını yazmamak daha uygun olur.
- Lise veya öncesinde “özel” bir durum varsa, yine de yazılabilir. Mesela, fen lisesi, Robert Kolej, Galatasaray Lisesi özel durumlardır.
Mezuniyette sıra numarası bilinen biriyseniz (birinci, ikinci, üçüncü gibi) bunu buraya yazmak uygun düşebilir.
Şunu bir ortaya koyalım: Stajlar iş deneyimi değildir. Maalesef. Hele öyle seneden az olan stajların iş deneyimi olmadığı neredeyse kesinlikle garantidir. Nasıl yazılacak peki bunlar?
Bir kere, iş deneyimi bir kaç maddeden oluşan arkadaşların zaten böyle bir derdi yoktur. Yazmazlar, olur biter. Yazılacaksa nasıl yazılır? Ne olursunuz, stajları iş deneyimi olarak yutturmaya çalışmayın. Yutmaz kimse. Staj süreleri de, iş deneyimi süresinden sayılmaz. Yani, yeni mezun adam “üç yıllık denyimim var” diyorsa, bu olağanüstü bir durumdan olsa iyi olur (okurken gerçekten part-time çalışmıştır, kendi şirketini kurmuştur gibi). Özetle, az iş deneyimi varsa, ve stajlar yazılacaksa, iş deneyimlerinin altına “stajlar” diye bir alt başlık açılıp oraya yazılması uygun olur. İş deneyimi de yoksa, “stajlar” dediğimiz şey esas başlık haline gelir. Birbirimizi kandırmayalım yani.
Staj ile iş deneyimi aşağı-yukarı aynı formatta yazılır. Zaman aralığı önemlidir, eğitim maddelerinden farklı olarak burada ay bilgisi de vermek uygun olur. Tabii her girdiği yerde on sene çalışan arkadaşlardan bahsetmiyorum. Ardından, iş yerinin adı ve bulunduğu şehir. İşyeri adını yazarken, resmi adını yazmayın. Bilinen adını yazın. Ticaret sicil gazetesi değil ya bu. Tanıyacak olan varsa tanımasına izin verin. Bazı durumlarda, konuşurken hemen söylenen şeyi altına yazmak iyi olabilir; mesela Xontro denen şirket aslında herkesin tanıdığı GSM operatörünün esas teknik işlerini yapan şirkettir… Ardından şirketteki pozisyonunuz gelir. Hede hödö mühendisi gibi. Yalnız, pozisyonu şişirmeyin. İlk işinizde “senior programmer” olmuş olamazsınız. İyi ve gelecek vaadeden bir eleman olabilirsiniz, ama senior olamazsınız!
Ardından, orada ne iş yaptığınızı anlatmanız gerekir. Aman ne olur uzun paragraflar yazmayın. Onları pek kimse okumaz. Kısa, hedefe yönelik cümleler olmalı. Karşı taraf muhtemelen -acil- adam bulmaya çalışan, bilmem kaç tane CV içinden hangileri ile görüşmenin uygun olacağını çözmeye çalışan bir insan. Paragraflarla yormayın. Maddeler, kısa maddeler iyidir. Mesela:
– Java/J2EE kullanarak CRM projesi
– Şirketin intranet yönetimi
– Hede sayfalarının tasarlanması
Tamam, bunlar kolay kolay aynı adam tarafından yapılmaz ama, genel fikir bu. Bunları paragraf olarak da anlatabilirsiniz. Ama yapmayın onu.
Burada kullandığınız teknolojileri de ne olur sıralamayın. Yalnız ana başlıklar. Yani gidip Zontrik projesi (Java, HTML, CSS, ASP, XYZ…) falan gibi coşmayın. Onun yeri burası değil. Burada, yaptığınız işi, bir de genel kategorisini merak ediyoruz. Yani Java tarafı olduğu önemli tabii. Ama Hibernate mi kullandın, yoksa EJB3 mü burada çok merak etmiyoruz.
Stajda mesela, eğitim aldıysanız adı-sanı olan, buraya yazabilirsiniz onu. IBM’de staj yaptım bana WebSphere eğitimi verdiler denecek yer burasıdır.
İş deneyiminde arada görev değişikliği olduysa, burada ikinci bir pozisyon olarak yazılıp, altına yapılanlar yazılabilir aynı şekilde. Bu durumda, tarih aralığını da uygun bir şekilde belirtmek gerekebilir.
Eğitimi ve iş deneyimini yazdık bir şekilde. Şimdi geldik zurnanın zırt dediği yere. Yazması en zor mesele. Bir şekilde, ne bildiğinizi yazmanız lazım. Ayrıca, önemli kişisel özelliklerinizi de belirtmeniz lazım. Pek çok CV’de ya eksik olan, ya kötü olan, ya da yalan olan bölüm işte burasıdır. Buraya doğru, anlamlı ve işe yarar bir şeyler yazmak gerekir. Öncelikle yine yapılmaması gerekenleri sıralayayım:
- Her şeyi yazmayın. Yani, her şeyi biliyor olamazsınız. Pek çok CV’de gördüğüm, mesela “programlama dilleri” deyip, altına Fortrdan’dan başayıp C#’a kadar ismi bilinen her şeyi yazmak. Benim CV’de öyle bir şey yok. Java, C ve biraz da C++. O kadar. Zorlasam C# yazar mıyım? Evet. Onu oraya yazıyor muyum? Hayır.
- Ne nedir, bilmeden yazmayın. Komik olmayın. HTML programlama dili değildir. XML de değildir. CSS hiç değildir. JavaScript ile Java benzer şeyler değildir; isim benzerliğinden yan yana yazmayın.
- Olmadık şeyler yazmayın. Konuyu dağıtmayın. Yani, programcı olacak adamın, oraya “word, excel” falan yazması kadar komik ve saçma bir şey yok. Mühendis insan elbet o programları kendi işine yarayacak kadar kullanabilir. Ama işinin “gerek”lerinden biri değil. Sanatçı yanınız kuvvetli değilse çizim programlarını falan da sıralamayın oraya. Aynı şekilde tasarımcıysanız programlama dili sokuşturmayın.
- Salata yapmayın. Öyle her şeyi yan yana (ya da alt alta) yazmayın. “Açık büfe, istediğini al kardeşim” tadı vermeyin karşı tarafa.
Onu yapma, bunu yapma. Ya ne yapmalı? Onları da şöyle maddelendireceğim:
- Konuları gruplandırın. Yani, bildiğinizi söyleyeceğiniz şeyleri uygun başlıklar altına toplayın. Hem okuyana kolaylık sağlarsınız, hem de istediklerinizi daha kolay anlatırsınız. Örnek olarak, diyelim ki Java tarafından hoşlanıyorsunuz. Şöyle bir başlık olabilir “Java ve ilgili teknolojilerde bilgili programcı.” Altına da maddeler eklersiniz. Mesela, “Java ile desktop programlamada bilgili”, “Spring ve JSP kullanarak dinamik web sayfaları hazırlamada tecrübeli” falan gibi. Sap ile saman böylece birbirine karışmaz.
- Yazdıklarınız önem belirtsin. Bir şeyler yaptığınız şeylere bilgili diyebilirsiniz. Tecrübeli daha kuvvetlidir. Çok tecrübeli demek de cesaret işidir. Öğrenmekte olduğunuz şeylere, öyle demeye çekinmeyin. “Başlangıç seviyesinde” denebilir mesela. Ama, her şeye aynı lafı yazmayın. Aralarında bir tutarlılık olsun. Hangisini daha iyi bildiğiniz anlaşılsın.
- Kendinizi de anlatın. Bölüm başlığını “önemli bilgi alanları ve kişisel özellikler” gibi bir şey yaparsanız, burada kendinizle ilgili bilgiler de verebilrsiniz. Çabuk mu öğrenirsiniz? Analitik mi düşünürsünüz? Takım oyuncusu musunuz? Liderlik özelliğiniz mi var? Çok çalışkan mısınız? Bunlar da söylenmeye değer şeylerdir. Ama, söylediğinizin arkasında durmaya da hazır olun!
Unutmayın, standart olmak diye bir şey yoktur. Hatta olmamak önemlidir. Önemli neyiniz varsa, onu burada anlatacak cümleleri kurmaya vakit harcamanız uygundur. Daha önce düşünmemiş de olabilirsiniz bunları. Oturun, düşünün. Ben kimim? Neden şu ana kadar başarılı oldum? Bundan sonra beni başarılı kılacak özelliklerim nelerdir? Bunları düşünüp, bulup yazmak gerekir.
Bu dediklerim yalnız yeni mezun arkadaşlar için geçerli değil. Bol tecrübeli fakat CV’si bunu yansıtmayan adamlar da gördüm. Halbuki, iyi düşünülmüş iki cümle olayı açıklayabilir.
Araya bir not daha gireyim: Benim online CV’ye bakarsanız, burada yazdıklarımın bir kısmına uymadığını göreceksiniz. Öncelikle, ustanın dediğini yap, yaptığını yapma derler. Sonra, bütün kurallara uymaya çalışma, o zaman hiç birine uyamazsın da derler. Tutarsız mı? Evet. Hayatta yüzde yüz tutarlı bir şey bulan, gören, duyan bana haber versin. Son not olarak, o CV’yi ben lazım olduğundan yazmadım.
Bir de sertifikalar ve eğitimler diye bir şey vardır ki, insanlar burada aldıkları bin beşyüz adet eğitimi alt alta koyar. Öncelikle, bunları alt alta sıralamak bir işe yaramaz. Onları mümkünse, yukarıda bahsettiğim “ne biliyorum” bölümüne yedirmek mantıklı olur. Yani, ana başlığın altına, alt başlık olarak aldığınız eğitimi yazarsanız, bilginin kaynağını belirtmiş olursunuz. Öbür türlüsünde okuyan insana balık avlatırsınız… Önce C biliyorum, sonra başka bir bölümde “C ve Sistem Programcıları Derneği”… Haaa… Oradan öğrenmiş demek ki. Zorlaştırmayın. İlgili bilgiler yan yana dursun. Alakasız şeyleri yazmayın tabii yine. Mesela hiç kullanamadığınız PHP eğitiminden kime ne?
Dil biliyorsanız, diller diye bir bölüm uygun olur. Dil beyinde inanılmaz yer kaplayan bir şey olduğundan, sizi temsil eden sayfada yer kaplaması uygundur. Seviyesini de yazın. Yine, abartmayın diyeceğim.
Hobiler, ilgi alanları, özel zevkler. Yazın bunları. Ama doğru yazın. Bu bölüme yazılanların iki esprisi vardır. Biri, kişiliğinizi tanıtır, iş dışındaki ilgi alanlarınızı gösterir. İkncisi de, iş görüşmesinde konuşma başlatıcı olarak kullanılır, görüşme yapan ne yaptığını biliyorsa. Dolayısıyla, CV’nin her yerine gösterdiğiniz özeni buraya da gösterin. İş olsun diye, güzel görünür diye, ne kitap okurum, ne dans ederim ne de operaya giderim yazın. Yazdıklarınız gerçek olsun ve yazdıklarınız üzerine iki laf etmeye ve muhabbet açmaya hazırlıklı olun.
“Kitap okumak” yazarsanız, “hangi kitapları okursun” sorusuna hazırlıklı olun. Yoga yaparım yazarsanız, üzerine konuşacak bir şeyleriniz olsun. Yani, buraya yazacağınız şeyler, hayatta yaptığınız, ilgilendiğiniz, muhabbetini ettiğiniz şeyler olmalıdır. Motosiklete meraklıysanız, yazın mesela. Kim bilir, belki görüştüğünüz insanlardan biri de meraklı çıkar… Kişisel sıcaklık da çok önemlidir bu durumlarda. Palavradan bir şey yazmak sıcaklık yerine soğukluk yaratır son tahlilde.
Referanslar… Yazmayın oraya referans falan. Hatta referanslar bölümü olmasın. Referans, gerekirse istenir ve verilir. Oraya referanslar bölümü koyup, “istendiği durumda sağlanacaktır” falan yazmak, hiç bir bilgi içermediğinden bir işe yarar bir şey değildir. Yani, alternatifi ne? “Refeans isteseniz de vermem” mi?
Dikkat ederseniz, bütün mantık, siz kendiniz dediğiniz için iyisiniz ve dedikleriniz doğru mantığına dayalı. CV’nin geneli bu hissi vermeli. İspatlar yerine gerçekleri yazın, tutarlı olun. İş, her durumda bir karşılıklı güven işidir. Güvenilir olmaya CV’den başlayın.
İlk bakışta, benim dediklerime uyarsanız, herkesinkinden çok daha “kötü” görünen bir CV ürettiğinizi düşünebilirsiniz. Ama, farkı anlaşılacaktır. Yani, “standart” CV’lerin palavra dolu olduğu nasıl anlaşılıyorsa (çok CV okuyup gülüp eğlendiğim olmuştur) gerçekleri yazan CV’nin farklı olduğu da çabucak belli olacaktır. Aradaki farkı anlamayan adamlarla aman çalışmayın zaten.
Başvurduğunuz yere göre CV yazmak diye bir şey de vardır. Mesela, akademik pozisyon ile IT sektöründe bir pozisyona aynı CV yazılmaz. Sıralama mutlaka değişir. Bir kısım içerik de değişecektir. Karşı tarafı en çok ilgilendirecek şeyler yukarı çıkar, alakasız kalan şeyler de sayfadan aşağı düşer.
Gördüğünüz üzere, CV yazmak kolay bir şey değil. Her insan farklı olduğu gibi, her CV de farklı olacaktır. Kalıplara girmeyin. Unutmayın, kendinizi bir sayfada özetlemek kolay değildir. Ama yapılması gereken bir şeydir.
Kolay gelsin…
elifcan cakmak der ki
Merhaba Yaşar Hocam,
Çok faydalı bir yazı imiş, ben yeni okudum ve teşekkür ederim. CV’mi verdiğiniz tüyolara göre düzenledim ve “herkesinkinden kötü görünen bir cv ürettiğinizi düşünebilirsiniz” yazmışsınız ya, tam tersi bence eskisinden çok daha dikkat çekici ve dolgun oldu. Eskisinde de öyle çok yalan yanlış şeyler yazmamıştım ama yine de herkes gibi abarttığım yerler olmuştu. Şimdi okuyorum da kendi cv’mi gerçekleri yazarak aslında çok daha ilginç ve dikkate değer bir insan olduğumu ortaya çıkarmış 🙂 CV’yi saçma sapan bilgilerden arındırmak ve olduğu gibi yazmak belki de bir insanın kariyerinde en önemli dönüm noktalarından birisi. Çünkü sizin de dediğiniz gibi, kendinizi anlatma şansınız olmadığı durumlarda cv en büyük şans ve yardımcı. Bunu en iyi şekilde değerlendirmek de bizim elimizde.
Tekrar teşekkürler!
Elifcan Çakmak
trenvay der ki
Bu Bilgiler icin çok teşekür ederim. Bana CV yazmakda çok yardimci oldunuz.
Hepiyitamiyi der ki
Çok eski tarihli bir yazı da olsa, tam da staj arifesinde çok işe yaradı, teşekkürler. Ayrıca yazınız çok eğlenceli ve bizden olmuş; kaba, soğuk maddeler arasında kalmaktan sıkılmıştık. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim; yazıyı okurken her paragrafta hafif bir tebessümle “O zaman bunu çıkarayım ben CV’imden” dedim…
Nadir Can Kavkas der ki
Bu yazı hayatımı değiştirdi diyebilirim. Bu yorumu yazarken karşımda Yaşar Safkan oturuyor 🙂
Mehmet der ki
Yeni mezun oldum kısa kısa iş deneyimlerini hiç yazmamak daha mı mantıklı 1 ay 3 ay çalışıp çıktım.
Bahar der ki
Yazı bilgilendirici ancak takıldığım bir nokta var. Siz stajlarınızda çay kahve servisi yapmış olabilirsiniz ama staj iş deneyimidir.