Çözümü hep daha çok kontrolde zannediyoruz.
İçinde bulunduğum her ortamda bunu görüyorum.
Önce insanlara o yapmakta oldukları işin anlamını kaybettiriyoruz. Yaptıkları işi iyi yapmanın önemini göz önünden kaldırıyoruz. Kendi öz motivasyonlarını bulmalarını engellemek için elimizden geleni yapıyoruz.
Sonra, “daha çok kontrol” peşinde koşuyoruz.
Çok mu teorik?
Haydi pratik o zaman.
Üniversitede, bütün işi sınav geçmeye odaklıyoruz. Öğrenme nedir, biz burada neden toplandık, halının altına süpürüyoruz. Bu öğrendikleri şeyin, meslek için gerekli olup olmadığını da sorgulamaz ve anlatmaz hale geliyoruz. Kim hancı, kim yolcu onu da şaşırıyoruz. Sonra sınav güvenliğinde tedbirleri artırmakla uğraşıyoruz. Hatta enerjimizin yarısını buna harcar hale geliyoruz.
Kopya çekmesi engellenmiş değil, kopya çekmeyen öğrenciler yetiştirmemiz lazım.
Şirkette, meseleyi “hep daha çok çalışın”a bağlıyoruz. Doğru bir şey mi yapıyoruz, yanlış bir şey mi yapıyoruz, bunu tartışmıyoruz, neden tartışmadığımızı da tartışmıyoruz. Doğru kararları veremeyip, her yanlış kararın faturasını çalışandan tahsil etmeye çalışıyoruz. İşini yapamayanı eğitmek yerine suçluyoruz. Yönetim bilmiyoruz, en iyi çalışanı yönetici yapmaya kalkıyoruz. Para paylaşımını değişik şekillerde çalışan aleyhine çeviriyoruz. İnsanlar işten kaçtıkça, şirketi terkettikçe “şimdi ben sizi daha sıkı yöneteyim de görün” deyip, “kontrol” düğmesini 10’a kadar değil, 11’e kadar açmaya çalışıyoruz.
Bunlar insan.
Öğrencilere öğrenmeleri gereken şeyi öğretemezsek, onu yerine sınav geçmeyi öğretirsek, cahillerden oluşan bir geleceğimiz olur.
Maalesef bu büyük ölçüde gerçekleşti, gerçekleşmeye devam ediyor.
Çalışanlara saygı ve insanlık çerçevesinde davranmazsak, onların verimli çalışmasını sağlayacak yönetim tekniklerini öğrenip uygulamazsak, işyerinde çok zaman geçiren ama üretmesi gereken kıymetin çok altında kıymet üreten bir ülke oluruz.
Bunun gerçekleşmesi tamamlandı bile.
Çözüm daha çok kontrolde değil.
Daha çok sopada ve daha çok havuçta da değil.
Çözüm, neyi ne için yaptığımızı hatırlamakta. Çözüm, herkesin kendi küçük dünyasını eniyilemesinde değil, ancak herkes için eniyi olan bir çözümün işe yarayacağını kavramakta.
Malik masis der ki
Siz Türkiye’nin çok ilerisinde yaşıyorsunuz …
Ali der ki
👌 Ellerine sağlık.