Hayat enteresan bir şey. Daha önce söylemiş miydim bunu? Söylemediysem söylemiş olayım şimdi.
Bir sürü kötü şeyin olup bittiğini, hatta olacağını biliriz aslında. Ama o olasılıklar yokmuş gibi yaşamaya alıştırırız kendimizi. Bunda da çok haksız değilizdir elbette. Öteki türlü yaşanmaz çünkü. Sürekli bir şeylerden korkarak. Sürekli diken üzerinde bir hayat, ne kadar yaşamaya değerdir bilinmez.
Hayatı hep düğün ve partiden ibaret olarak görmeyi isteriz. Öyleymiş gibi davranırız.
Ama…
Ama değildir öyle. Hayatta başka şeyler de vardır, hep “başkalarına” olduğunu düşündüğümüz, “bize” olsun istemediğimiz. Olacaktır ama bunlar. Hastane ve cenaze vardır çünkü hayatta.
Çoğu zaman beklenmedik anlarda yakalar bizi bunlar. Apansızca karşımıza çıkıverir.
Hayatın parçası…
Hayat, gerçekten düğün ve partiden ibaretken, etrafınızda insan çoktur. Ama… Olay hastaneyle cenazeye gelince…
Çoğu ortadan kaybolur. Sesi soluğu kesiliverir.
Yanınızda kalanlar, gerçek dostlarınızdır. Onların üzerine, kırmızı boya ve kalın bir fırçayla, büyük bir çarpı koyun. Kaybetmeyin onları.
Partiye, düğüne kimi çağırsanız gelir… Hastaneye, cenazeye?
Bir cevap yazın