Mirim! Eksik insanlar üretiyoruz.
İlk büyük kötülüğü, insanları “sayısalcı” ve “sözelci” olarak ayırarak yapıyoruz. Sonuçta iki kelimeyi bir araya getiremeyen hesap üstatları ile, sayı görünce polis çağırmak isteyen laf ebeleri üretiyoruz.
Sayısalcılar, “analiz” öğreniyorlar. Analizi, analitik düşünmeyi falan göklere çıkartıyoruz. Analiz, “ayrıştırma” demek, yani parçalarına ayırma. Çok da başarılı olmuş bir yöntemdir (fiziksel bilimler başarısını buna borçludur) ama her şeyin en önemli parçası da değildir.
Sözelci deyince ise, aklımıza “sosyal bilimler” geliyor. Bir de ezber. Ezber genel olarak faydasız bir iş. Sosyal bilimlerin ezber ile eşleşmesi, iki sebepten ortaya çıkıyor. Birinci sebep, ezberin, öğrenmeyi taklit etmeye yarayan bir şey olması ve sözel konularda daha başarılı olması. İkinci sebep ise, öğretirken ve ölçerken de, ezbere yatkın şekilde yapılmasının öğreten açısından çok daha kolay olması.
Sözel ve sosyal bilim deyince, aslında analize bel vermeyen, karmaşık sistemlerden bahsediyoruz. Herhangi bir insan sistemi, karmaşık bir sistemdir ve bütünsel bakış açısı gerektirir. İnsanı parçalarına ayırırsanız, orada insanlık bulamazsınız. Toplumu bireylerine ayırarak da sosyal davranışı bulamazsınız.
Bütün insan olabilmek için, hem analitik, hem bütünsel (holistik) düşünmeyi başarmak gerekiyor. Hatta, bunların her ikisi, diğeri ile bir arada olduklarında tam anlamlarını kazanıyorlar.
İngilizce “Liberal Arts” denen şey (Türkçe’ye çevirisini beşeri bilimler falan gibi yapıyorlar ama doğru değil) aslında bütün insanlar eğitmeye yönelik. İçeriğinde, doğal bilimler, sosyal bilimler, sanat ve insan bilimleri içeriyor. Kökeni, antik “Seven Liberal Arts”tan alıyor, yani “yedi hür bilim”.
Bu yedi hür bilim, iki parçaya bölünüyor: Trivium (üç yol gibi bir kelime anlamı var) ki şunları içeriyor:
- Gramer (dilin kuralları)
- Mantık (doğru düşünme)
- Retorik (güzel söz söyleme)
İkinci bölüm ise Quadrivium (bu da dört yol anlamında) ve şunları içeriyor:
- Aritmetik (çoklukların kuralları)
- Geometri (uzayda çokluklar)
- Müzik (çoklukların ilişkileri)
- Astronomi (hareketli çokluklar)
Yani, matematik, doğal bilimler, mantık, dili doğru ve güzel kullanma bir araya gelince eğitim tamamlanmış oluyor.
Bizim yaptığımız ise, araya çit çekip, birbirini anlamayan ve beğenmeyen, kendisini hem farklı yönlerden zayıf hissederken, çitin öbür tarafına da burun kıvırarak bakmaktan geri kalmayan insan grupları üretmek.
Şu andaki sistemde, eksik eğitimini tamamlamak, insanların kendi kişisel gayretlerine bakıyor. Çoğunluk da eksik olduğunu bile farketmeden bu dünyadan göçüp gidiyor.
Yanlıştan dönmek için çok geç olmasa gerek. Ama nasıl dönülecek?
Mert der ki
Bir de ikisinin arasında kalmış eşit ağırlıkçılar var Yaşar üstadım. Çok güzel bir yazı olmuş.