Yazıları takip ediyorsanız, “Yahu kadın yazılımcının derdi seni neden gerdi?” diye düşünüyor olabilirsiniz.
Güzel soru.
Neyse ki, cevabı var ve en azından sorunun kendisi kadar güzel. Gerdi, çünkü birincisi, adalet peşinde koşmak için, mağdur durumda olanın kendim olmam gerektiğini düşünmüyorum. İkincisi, benim eküri Elif aktif olarak bu işle uğraşıyor. Üçüncüsü, yazılımcıyım ve problemin burnunun dibindeyim…
Siz dibinizdeki adaletsiz durumlara ilgi gösterip gerilmiyorsanız, belki beni değil, kendinizi sorgulamalısınız.
Bu noktada, okuyucuya laf çakıp, yazının burasına kadar okuyan nüfusu iyice azaltıp, “biz bize” kaldığımza göre, artık rahat rahat yazabilirim. Hani sanki buraya cinayet itirafı yazsam, savcı bile okumayacakmış gibi geliyor!
Üç aşağı-beş yukarı altı aydır bu konu üzerinde değişik yerlerde, değişik insanlarla konuşup duruyoruz. Konu hakkında ilk düşünüldüğünde akla gelmeyen şeyler, zaman içinde toparlanıp şekilleniyor…
Kadın yazılımcıların, hatta her meslek grubundaki dezavantajlı grupların yaşadığı problemler birbirine benzer aslında. Yani kadın yazılımcı ne çekiyorsa, Amerika’da zenci astrofizikçi aşağı yukarı aynı dertleri çekiyor. (Neil deGrasse Tyson’ın bu konuda iki paragraf şahane laf giydirdiği bir konuşması var; bilen bilir, maalesef burada tercüme edemeyeceğim. Ama ha buraya koyuyorum.)
Biz yine kadın yazılımıcıya dönelim… Engelleri kategorize etmeye çalışalım.
I. Meslek seçim anına kadar olan engeller.
Burada, engel derken, toplumun kadınları (yaşlar burada küçük, ama kız falan demek gibi işlere girmeyeceğim) okul öncesi çağından meslek seçme çağına, yani ortaöğretim bitişine kadar belli bir beklenti çerçevesinde etkileyip yönlendirmesinden bahsediyoruz. Burada, kadınlar, erkeklerden farklı olarak aşağıdaki şekillerde yönlendirilebiliyor:
– Eğitimi erkeklerden daha önce sonlandırmak. (“Okuyup ne yapacaksın?”, “Evlen de evinin hanımı ol.”, …)
– Kadın olarak, daha çok kadın mesleği olarak algılanan mesleklere yönelmek. (Hemşire, hostes, öğretmen…)
II. Meslekî eğitim sırasındaki engeller.
Bir kadın, meslek seçimi anına kadar olan engelleri aşıp, tepkilere rağmen meslek seçimini kendisini yazılımcı yapacak bir üniversite/bölüm’den yana yapınca, problemler bitmiyor. Burada da, mesela bilgisayar mühendisliği bölümünde, erkeklerin daha “hard-core” yazılımcı olması beklenirken, kadınların -her nedense- işin daha “hafif” kısımlarıyla ilgilenmesi gerektiği telkinleri gelebiliyor. Yani, yazılımcı olmak yerine, analist, proje yöneticisi falan gibi taraflara yönlendirme çabaları olabiliyor.
III. İşe giriş anındaki engeller.
Kadın, bölümden de kararlı bir şekilde “hard-core” yazılımcı olarak çıkmayı başarsa da, bir sonraki engel onu bekliyor. İşe alımda da şöyle düşüncelerle bilerek yada bilmeyerek karşılaşabiliyor:
– Kadından yazılımcı olmaz.
– Kadınla neden uğraşayım?
– Kadınlar ortamı bozar.
– Kadın şimdi çocuk yapar, ne uğraşacağım…
IV. İş hayatındaki engeller.
İlk işe girmekle, engeller sonlanmış olmuyor. İş hayatı boyunca da, terfi ederken veya gerçekten güç sahibi bir mevkiye gelirken, kadınlar yine engellerle karşılaşabiliyor.
Bizde çok görülmemekle beraber, aynı işi yapan erkek ile kadına, farklı ücret verilmesi ile de karşılaşmak mümkün.
Bir de, bu dört kategoriyi de ortasından ikiye bölen ikinci bir çizgi daha var ki, aslında toplam sekiz kategoriye çıkartıyor engelleri:
A. Farkında olarak yapılan engellemeler
B. Farkında olmadan yapılan engellemeler
Yani, her aşamada, bir “yanlış düşünce sahibi” ve kadınları istedikleri mesleklerden kendi kafalarındaki model yüzünden uzaklaştırmaya çalışan insanlar var. Bir de, böyle düşünmeyen, aktif olarak engel çıkartmak istemeyen, ancak farknda olmadan karşılaştığı erkek ve kadınlara meslekî açıdan farklı davranan insanlar var.
Dikkat ediyorsanız, herhangi kategorideki bir engeli kaldırmak için yapılacak herhangi bir çalışmanın, diğer kategorideki engeller üzerinde ya az etkisi var, yada hiç etkisi yok…
Bir de şöyle bir arızalı durum var: Bu engeller üzerine yapılması gerekenleri konuşmaya kalkınca, hemen kadınlara “çok çalışın meslekte ilerleyin, o zaman engel olmadığını göreceksiniz” veya “teknik olarak kendinizi geliştirin ve onlara gösterin” demeye meraklı birileri ortaya çıkıveriyor…
Diyesim odur ki…
Elbette kadınlar da mesleklerine sarılsınlar ve olabilecekleri en iyi yazılımcı olmaya çalışsınlar. Tıpkı erkeklere de aynı şeyi söylediğim gibi.
Ama, bu yukarıdaki engellerin hiç ama hiç birinin çözümü değildir.
Yani, erkeklerin çıtasının daha alçak, kadınların çıtasının daha yüksek olmasının çözümü, kadınlara daha yükseğe sıçramayı öğretmek ya da salık vermek değildir!
Hasta etmeyin adamı…
Yine Neil deGrasse Tyson’dan cümle çalıp evirerek söyleyeyim: Önce bu engeller düzelecek. Ondan sonra ancak kadından yazılımcı olur mu, olmaz mı, erkek ile kadın arasındaki hangi farklardan olur ya da olmaz tartışılabilir!
Emre Sevinç der ki
Neil deGrasse Tyson’ın soz konusu konusmasinin adresi nedir?
Emre Sevinç der ki
Bir anekdot ekleyeyim kendi cevremden: Bilgi islemle baglantili alanlarda doktora yapmis, biri kadin, biri erkek, iki kisi soz konusu. Kadin olani birtakim argumanlara dayanarak bazi olumsuz noktalara dikkat cektiginde ust duzey yoneticilerin yorumu: “Neden bu kadar duygusal ve gergin yaklasiyorsun konuya?” minvalinde. Erkek olan benzer bir sey yaptiginda ise “evet, rasyonel bir secim, oyle yapalim.” Kim bilir, belki de ben abartiyorum ama bilincaltimizin derinliklerine gomulu sekilde kodlanmis, varliklarindan haberdar dahi olmadigimiz onyargilarla mucadele kolay degil.
Sahi, en son ne zaman aralarinda kadinlarin da bulundugu gruba “guys” diye hitap edilmesine itiraz ettiginizde saskin bakislarla (“niye boyle cikintilik yapiyor yahu bu?”) karsilastiniz?
Yaşar Safkan der ki
Video “embedded” durumdaydı, bir şekilde kaybolmuş. Yeniden embed ettim, şimdi bana görünüyor en azından.
Bir saatten uzun bir konuşmanın son kısmında açılıyor konu. Videoda, 1:01:30’dan başlıyor ilginç kısım.
Link şöyle:
http://www.youtube.com/watch?v=KEeBPSvcNZQ#t=3690
Doğru çalışırsa tam yerinden açılması gerek.
Yaşar Safkan der ki
Normalde İngilizce yazı yazmıyorum. Ama yoruma yazmayacağım diye bir şey yok.
Aşağıda Neil deGrasse Tyson’ın videodaki konuşmasının transkripti var:
Ha, ayıp etmeyelim, transkripti şuradan kaldırdım:
http://feministing.com/2014/05/01/five-times-cosmos-neil-degrasse-tyson-stole-my-feminist-heart/
Audience member: Um, the Lawrence Summers question? What’s up with chicks and science?
Moderator: Slightly off-topic, nonetheless interesting…
Audience member: It’s science education!
Panelist: Does anyone wanna field, maybe, if there are genetic differences between men and women that explain why more men are in science? Anyone wanna touch that?
Neil deGrasse Tyson: I’ve never been female. But I have been black my whole life. And so, let me perhaps offer some insight from that perspective, because there are many similar social issues related to access, to equal opportunity that we find in the black community and the community of women in a male dominated — white male dominated — society. And I’ll be brief because I wanna get to more questions. When I look at, throughout my life, I’ve known that I wanted to do astrophysics since I was 9 years old, my first visit to the Hayden Planetarium. I was a little younger than Victor at the time, although he did it before I did. So I got to see how the world around me reacted to my expression of these ambitions. And all I can say is, the fact that I wanted to be a scientist, an astrophysicist, was hands down the path of most resistance through the forces of society. Anytime I expressed this interest teachers would say “Don’t you want to be an athlete?” I wanted to become something that was outside the paradigms of expectation of the people in power. And so fortunately my depth of interest in the universe was so deep and so fuel-enriched that every one of these curveballs thrown at me and fences built in front of me and hills that I had to climb, I just reached for more fuel and I kept going. Now here I am, one, I think, one of the most visible scientists in the land, and I want to look behind me say, well, where are the others who might have been this and they’re not there? And I wonder. what is the blood on the tracks that I happened to survive that others did not? Simply because of the forces of society that prevent it at every turn. At every turn. To the point that I have security guards following me as I go through department stores presuming that I am a thief…I walked out of a store one time and the alarm went off, so they came running to me. I walked through the gate at the same time a white male walked through the gate. And that guy just walked off with the stolen goods, knowing that they would stop me, and not him. That’s an interesting sort of exploitation, what a scam that was…I think people should do that more often! [laughs] So my life experience tells me that when you don’t find blacks in the sciences, when you don’t find women in the sciences, I know that these forces are real, and I had to survive them to get where I am today. So before we start talking about genetic differences, you’ve got to come up with a system where there’s equal opportunity. Then we can have that conversation.
Yaşar Safkan der ki
Yanlış hatırlamıyorsam, Nisan ayında Elif’le de beraber, Sabancı Üniversitesi’nde Alev Topuzoğlu’nun bir konuşmasına gittik. Konuşma, bilim ve mühendislikte kadınlar ve cinsiyet eşitliği üzerineydi. (Başlığı tam çıkartamadım şimdi.) Konuşma, tamamen “farkında olmadan” oluşan eşitsizlikler üzerineydi. Bunun üzerine yapılan bazı deneyleri anlattı. Net olarak, çok sağlam bilinçaltımıza yerleşmiş durumda bunlar. Öyle ki, “eşitlikçi” olduğunu düşünen, ileri gelen akademisyenler bile farkında olmadan pek de şahane cinsiyet ayrımcılığı yapabiliyorlar…
Problem oldukça derin aslında. Birileri de çıkıp, işkembe-i kübradan “eşitsizlik falan yok, çalışın öğrenin mesleğinizi lan kadınlar” falan deyiverince, güleyim mi, ağlayayım mı, “öyle cahilsin ki keşke ölsen” desem mi, bilemiyorum…
Alican Aydemir der ki
Hocam öncelikle saygılar 🙂 Sayenizde daha farklı bakıyorum yazılıma sağolun.
Eşitlik konusuna gelirsek oldukça enteresan bir mesele bence.İçinde baya çelişkiler barındırıyor.
Bu konu sanki ezbere bir şekilde savunuluyor gibi geliyor bana. Örneğin “herkes eşit olsun” yada “eşitlik için herşey yapılmalı” yada “önce eşit olalımda sonra bakarız kadın mı daha üstün erkek mi?”. Bu tip düşüncelerin uygulamada baya sıkıntı çıkardığı görülüyor. Dediklerinize hak veriyorum hatta hepsine hak vermek istiyorum ama. Aklıma bazı sorular geliyor.
Örneğin kadınlar neden, “iş dünyasında kadınlar daha fazla olmalı!” gibi isteklerde (bence haklılar) bulunuyor da, “Neden madenlerde erkekler çalışıyor. Nerede eşitlik?” gibi şeyler söylemiyorlar 🙂
Cevabı herkes anladı sanırım 🙂 Bunun gibi yüzlerce örnek verilebilir.
Yada baskette zenciler çoğunlukta orada eşitsizlik var diye ortaya çıkan zenciler görmüyoruz 🙂
Neyse kısa keseyim.
Bence herkes ne avantaj sağlarsam kardır diyor. Eşitlik falan kimsenin umurumda değil. İnsanın doğasında bencillik var. Ama bunu kabul eden kimse sayısı pek yok.
Saygılar