Memleket ne halde, biz neyi tartışıyoruz…
Hayır hayır. Aslında tam olarak aynı şeyi tartışıyoruz. Yani, aslında tartıştığımız sou şu: Bir insan, ne olduğuyla mı değerlendirilmeli, yoksa ait olduğu grupla veya gruplarla mı değerlendirilmeli?
Benim cevabım çok net: Her ne kadar zor da olsa, bir insanın ne olduğu ile değerlendirilmesi, onun en önemli insanlık haklarından biridir.
Buraya nereden mi geldik? Geçen yazıya değişik yorumlar geldi. Efendim kadınların IQ dağılımında standart sapma daha küçükmüş, o yüzden üst IQ seviyelerinde daha çok erkek varmış, o yüzdenmiş…
Veya çok zamandır yazılımcı olan bir sürü kadın varmış da, daha kod yazmayı bırak da, düşünmesini beceremiyormuş.
Bunlardan ikincisi “anektod delil”. “Anektod delille bilim olmaz” ilkesini aktive ederek onu direkt olarak çöpe atıyorum.
Birinci iddia ise (IQ standart sapma meselesi) bilimsel bir iddia. Önce bir doğruluğunu araştırmayı düşündüm. Sonra baktım, ne yapıyorum ki ben? Derdimiz, kadınların daha mı çok daha mı az zeki olduğunu tartışmak değil. Derdimiz, “kadından yazılımcı olmaz” deyip, yazılımcı olmaya niyet etmiş, yazılımcı olmak isteyen kadınları psikolojik veya cebri yönetmlerle engellemeye çalışmanın yanlış bir şey olduğunu anlatmak.
Ölçüm yöntemlerinin tam olarak mercek altına alınıp, “sağlam” bir doğrulama görmeden, standart sapma argümanına da net olarak inanamadığımı öncelikle belirteyim. (Yöntemin ne kadar dertli bir şey olduğunu anlamak için bir ilacın ilaç olarak kabl edilme prosedürlerini inceleyin. “Çift kör” olmadan hataları elimine etmek mümkün olmuyor.)
Şimdi. Varsayalım ki yukarıdaki argüman doğru. Yani, programcı olacak IQ seviyesi ve üstünde, dört erkeğe bir kadın düşüyor diyelim.
Bu ne anlama gelir? Yazılımcı seçimini, tamamen cinsiyete kör olarak yapmayı başarırsanız, dört erkek yazılımcıya bir kadın yazılımcı düşer günün sonunda demek.
Durum böyleyken böyleyse, benim de diyebileceğim bir şey yoktur.
Ama, durum buyken bile, siz tutup da “kadından yazılımcı olmaz” diyemezsiniz. İstatistik olarak haklı olmanız size bu hakkı vermez. Mesela, ideal durumda 20.000 erkek yazılımcı ve 5.000 kadın yazılımcıdan oluşan 25.000 kişilik bir yazılım sektörünüz olacakken, eğer “kadından yazılımcı olmaz” iddianızda ısrarlı olursanız, 25.000 erkek yazılımcınız olur. Ama ne olur? Gayet işe uygun 5.000 kadın yerine, (tanım gereği) yeteneği bu kadınlardan (ve geri kalan erkeklerden) daha düşük olan 5.000 adet erkeği işe almış olursunuz. Sonuç? Haksızlık. Adaletsizlik. Çünkü ne yaptınız? İnsanları gerçekteki yetenek, eğitim ve tecrübeleri yerine, grup aidiyetiyle değerlendirdiniz…
Bir başka deyişle, kadını alırsın, değerlendirirsin, yazılımcı olmaya yeterli değilse, işe almazsın, kovarsın… Ama erkeğe de aynı şartları uyguladıktan sonra. Eleğin deliklerinin boyunu, cinsiyete göre değiştirmedikçe.
Şerefiszce olan karşı argüman şu: “Eğer erkek alırsam, iyi eleman bulma şansım daha iyi.” Doğru. Ama bunun adı ayrımcılık. Amerika’da benzer durum ırkçılık konusunda var. Zenciler arasında suç oranı daha yüksek. Yani, olayda zenci varsa, suçlu “muhtemelen” odur demek bu. Buna “racial profiling”, yani “ırksal fişleme” deniyor. İstatistik olarak doğru sonuç verecek olsa da, tek tek insanların haklarına aykırı olduğu için resmi olarak yasak.
Kadını kadın olduğu için reddetmek de, “kadın fişleme“ye denk geliyor. Tabi, kadının kadın olduğu her hâlinden belli olduğu için, gerçekten bir fişleme yapmaya gerek kalmıyor. Resmen erkek ırkçılığı…
Özetle, yazılımcı olabilecek yetenekte bir ve yalnız bir kadın bile olsa dünya üzerinde, siz halen yazılımcı olacak her kadına fırsat eşitliği vermek zorundasınız. Aksi, haksızlık, adaletsizlik, fişleme ve ayrımcılıktır. İstatistiksel olarak haklı olsanız dahi hiç bir tekil insanı o istatistik üzerinden değerlendiremezsiniz.
En az bir başarılı kadın yazılımcı olduğunu da biliyoruz. İspat tamamlanmıştır.
Frenklerin dediği gibi: Quod erat demonstrandum.
ahmet alp balkan der ki
abi sen bu insanlara boyle cevap yetistirmeye falan calisiyorsun, sabriniza hayran kaldim. kadinlarin iq’su dusuk oluyo diyenlere “Quod erat demonstrandum” diye yazi falan bitirmissin, ilginc kafalar :))
Tuncay Uzun der ki
“Kadından yazılımcı olmaz” iddiası “kadın mı daha zeki, erkek mi?” tartışmasının/çekişmesinin başka bir versiyonu.”Kadından yazılımcı olmaz” derken, her yeni yeni dilin, yeni framework’ün , bunların her yeni sürümünün “öğrenmesi daha kolay, daha yönetilebilir” iddiasıyla zuhur ettiği bir ortamda, kadınlar daha kolayı, daha yönetilebiliri de başaramaz mı denmek isteniyor? Olaya zeka açısından bakanlar “rocket science” işlerle mi uğraşıyorlar?