Kelebek etkisi.
Gayet teknik bir anlamı var. Kaotik sistemlerde, başlangıç şartlarındaki çok küçük bir değişimin, sistemin geleceğini çok büyük değişikliklere uğratabilmesini anlatır. Kelebek lafının olaya girişi ise şöyle: En tipik kaotik sistemlerden biri hava durumudur. Kelebek etkisi de adını buradan alır, çünkü böyle bir sistemde, burada kanat çırpan bir kelebek, beş gün sonra on bin kilometre uzakta kasırgaya sebep olabilir. Tabii, gerekli enerjinin bulunması, çevre şartlarının uygunluğu da gerekir, ama o kelebek o kanadı çırpmadığı durumda, kasırga çıkmayacaktır. İşte size kelebek etkisi.
Hayat da kaotik bir sistem.
Sanırım herkes için “hayatın kırılma noktaları” vardır. Verilen kararlar. Tanışılan insanlar. Girilen ya da girilemeyen işler. Geçilen veya geçilemeyen sınavlar.
Bunların bir kısmından haberimiz olur, kırılma noktası olduğunun farkında oluruz. Sınav, iş görüşmesi gibi. Bunlar da herhalde hayatta en çok strese yol açan şeylerdir; sonucuna göre çok fazla şeyin değişeceğini biliriz.
Hepsi böyle olmaz. Bir kısım kırılma noktasının, o anda kırılma noktası olduğunu anlamayız. Çok sonradan kavrarız. Bir kısmı haberimiz olmadan gerçekleşir. Bir kısmını da o anda olumsuz zannederken, sonradan olumlu olduğunu anlarız. Bazen de kırılma noktası zannettiğimiz şeyin aslında pek de öyle olmadığını…
Sizinkileri bilemem elbet ama, şu anda elimde taze bir kelebek etkisi hikayesi var.
Dün akşam, işten çıkmadan önce William Umoff ile “chat”leştik. O kim derseniz, Google’dan benimle ilk kontakt kuran, daha Türkçesi Google adına beni bulan arkadaş. O Mountain View’da çalışıyor (Kaliforniya) benim işten çıkma saatlerimde onlar işe geliyor.
Ne diyorduk. Biraz muhabbet ettik kendisiyle. Arada mesele beni bulma hikayesine geldi. “Seni nasıl buldum biliyor musun” dedi. “Online CV var, oradan bulduğunu biliyorum” dedim. “Evet,” dedi, arkasından da ekledi: “Standart CV operatörlerinin yanına [yani başlıkta CV olsun falan gibi şeyler demek istiyor] yalnızca iki kelime yazdım: ‘Linux enthusiast’. Çok basit!”.
Vay canına. “Linux enthusiast.” Çok serbest tercüme edersek, “Linux meraklısı” demek. (Sesli sözlük şöyle bir şeyler demiş “enthusiast” için: “coşku dolu birisi. bir şeye hayranlık duyan kişi. ateşli taraftar.”)
Gerçekten de öyle aratınca, benim CV ikinci sayfada çıkıyor. Daha enteresanı şu: O CV, asla bir iş başvurusu için kullanılmadı. Yazarken, o sebepten “rahat” davrandım. Yani, Linux’ta şunu bunu biliyorum yazacağıma, “yahu meraklısıyım işte” yazmak istedim. Yazdım da.
Ben CV olarak işe yaramayacak CV yazayım. İçine yazdığım iki kelimeyi William Umoff yazsın. Beni bulsun. Altı ay sonra ben Google’da SRE olayım.
Daha kısası: Kaliforniya’da bir adam iki kelime yazsın, benim hayatımın akışı değişsin.
Al sana kelebek etkisi.
Bir cevap yazın