Delphi’deki Apollon Tapınağı’nın girişinde yazıyormuş rivayete göre.
γνῶθι σεαυτόν (gnothi seauton)
Tapınak girişine nal kadar ne yazılır ki? Yazmış adam, “kendini bil” demiş. Söylemesi kolay, yapması zor, sıkıysa gel de sen bil bakalım kendini.
Kendini tanımak, zor meseledir. Kendine “alıcı gözü”yle, kayırmadan, objektif bir şekilde bakmak gerekir önce. Buna “aynaya bakmak” desek yeridir, kendinize içerden işinize geldiği gibi değil de, dışarıdan gözlemleyen birinin gözleriyle bakabilmek… Buna cesaret edemeden ölenler vardır. Öte yandan o aynaya bakıp da gördüğünü beğenen de olmamıştır bugüne kadar.
Felsefi girdik meseleye ama pratiğe dönelim. (Son zamanlarda pek kullanılan “felsefik” lafı bana pek bir ters geliyor. Derim kalınlaşıp dinozora dönüşmeye yüz tuttuğumdan olabilir, idare edeceksiniz artık.)
Bazı yazılarda bahsetmiştim, bir orta saha karambolü sonucunda, Intertech’teki yazılımcı adaylarının başvuru ve görüşme sistemini “Google çakması” olarak arkadaşların desteğiyle yumurtladım. Şu anda da yükünün önemli bir kısmını kaldırıyorum.
Lafı dolandırdık yeterince. Şimdi, bu başvurular esnasında, adaylara bir “Kişisel Değerlendirme Formu” doldurtuyoruz. Dedik ya Google çakması, bu da öyle. Algoritmalar ve veri yapıları ve programlama dillerinde kendilerini ne kadar iyi gördüklerini değerlendirsinler istiyoruz. Maksat, geldikleri zaman onlara “biliyorum” dedikleri yerden soru sormak. Bir insanın “bilmiyorum” dediği şeyleri sorup daraltmanın elbet bir manası yok.
Orada adayların kendilerini değerlendirmeleri için kullanmalarını istediğimiz bir skala var ki, buraya yapıştırmadan, meseleyi anlatmak pek olası değil.
Skor | Programlama Dili İçin Anlamı |
10 | Kitabını yazdım, dili tasarladım veya tasarlanmasında komitelerde yer aldım. Beni tanıyor olmanız gerekir. |
9 | Kitabını yazabilirdim, yazmadım. Dili iç özellikleri dahil tasarımıyla birlikte bilirim. |
8 | Dilin derin özellikleri dahil, tamamına hakimim, büyük projeleri dile en uygun şekilde yazabilirim. |
7 | Kaynağa ihtiyaç duymadan orta ve büyük boy projeleri yazabilirim. |
6 | İnce noktalar ve çok az karşılaşılan kullanımlar için kaynağa ihtiyaç duyarım. |
5 | Orta büyüklükte projeleri kaynak yardımıyla yazabilirim. |
4 | Temellerini ve sık kullanılan özelliklerini bilirim, geri kalanlar için kaynaklara başvurmam gerekir. |
3 | Küçük programlar yazdım, temellerini bilirim. |
2 | “Hello world” programını yazdım, çalıştırdım. |
1 | Varlığından haberdarım. |
0 | Varlığından haberdar değilim, şimdi oldum. |
Skala lineer değil, formda da yazıyor. Dünya üzerinde bu skalaya girmeyecek adam yok. Annemin de bu skalada yeri var, Donald Knuth’un da, Stroustroup’un da…
Enteresan gözleme gelelim: İnsanların bu skalada kendilerine verdikleri not ile, iş görüşmesinde gösterdikleri performans (ki bizim iş görüşmesinde laf değil iş geçerlidir, “er meydanı“dır orası) arasında negatif korelasyon var! “Korelasyon gibi laflar beni gerer” diyenler için tekrarlayalım: Kendine ne kadar yüksek not verirse, gerçek performansı o kadar düşük oluyor!
İşte bu sebeptendir ki, görüşme raporlarına “kötü” hiç bir laf yazmamamıza rağmen, zaman zaman “kendini bilmez” yazabiliyoruz.
Mesela, yeni mezun adam, gerçek anlamda “çok olağanüstü” değilse, (çok olağanüstü derken, böyle kimsenin giremediği okullardan dereceli mezun arkadaşları falan kastediyorum) beşten fazla not vermemelidir kendine.
Adam geliyor, iki sene tecrübeli, vermiş kendisine dokuz numara… Lan…
Kitabını yazacakmış, yazmamış. Bak sen. Sonra iki soru soruyorsun, adam daha notasyon hatırlamıyor. Hani yazacaktın kitabını?
Tabii her yüksek not veren de serseri değil. Ama mesele genel olarak şöyle:
- 8, 9, 10 yazıp da bunu savunabilen hiç olmadı. 8, 9, 10 verenler, kendisine 3 bilemedin 4 vermesi gereken arkadaşlar.
- En fazla 7 verip bu seviyeyi savunabilen oldu, o da pek az. Bunlar iyi olup da kendini bilen insanlar.
- 5, 6 verip, bunu savunanlar var. Bunlar genel olarak 8, 9 vermeye kalkışanlardan daha sağlamlar ve kendilerini iyi biliyorlar. Genelde de, gerçek ederlerinden bir puan aşağı vermeye çekinmiyorlar kendilerine.
Yani, kendini bilenler daha bir “alçak gönüllü” oluyor. Bir şey bilmeyenler de, kendini de bilmiyor!
Bu sistemin “çakma” olmayanından ben de geçtim. Google’da bana da doldurttular bu formdan. C ve Java konularında kendime dokuz numara verdim. Ha, öte yandan gittim savundum da. C ve Java için harbiden kitap yazacaktım, yazmadım çünkü. Yalan yok, ders notları var…
Kendini olağanüstü yüksek değerlendirenleri, eğer yeni mezun ise, görüşmeden önce şöyle bir uyarıyoruz. Bak güzel kardeşim, sen kendine sekiz demişsin. Bunun anlamı böyle böyle… Şimdi emin misin böyle dediğine? Çünkü, soruların tarzı buna göre değişecek diye. Sıkıyı görünce, pek çoğu kendini 1-2 not düşürüyor. Uzaktan delikanlılık kolay da, er meydanına gelince pabuç pahalı tabi. Öte yandan tecrübeli bir adamsa, fazla ses etmiyoruz. Hadi öteki çocuk, ama senin artık kendini bilmen gerek…
Şöyle bir şey de var elbet: İnsanın bilgisi, aynı zamanda bilinmeyene açılan penceresidir. Yani, ne kadar çok bir şeyler bilirseniz, o kadar daha çok bilinmesi gereken ama bilmediğiniz şeyin farkına varırsınız. Bir diğer deyişle, bilginiz arttıkça cehaletinizin farkına varırsınız.
Yazıyı Yunanca açtık, Latince kapatalım:
Nosce te ipsum!
bumbala der ki
teşekkürler…
Emre Sevinç der ki
Bu keyifli yaziyi seven Greplin’in ise basvuran programci adayi eleme yöntemini de sevdi: http://challenge.greplin.com
Ahmet Alp Balkan der ki
Fevkalade bir yaziydi. Zevkle okudum. Devamini bekleriz.
zsg der ki
Bilmiyorum hiç “sadece bildiklerimi yazayım, bilmediğime bilmiyorum diyeyim” mantığıyla hazırlanmış bir özgeçmişle iş aradın mı? Moral bozucu oluyor, onu da yaz. (Hakem bunu da gör)
nzrytmn der ki
Kendini tanımak güzel yaşar hocam,ama piyasayı tanımak da gerekiyor.Insanların böyle sklalarda kendilerine yüksek not vermelerinin yegane sebebi abartılı iş ilanları;bilmem kaç sene tecrübeli şunu bunu onu bilen,ağzıyla kuş tutan yetmedi ayakları ile kuşu pişiren adamlar aramaları.Haliyle insanlar bilmiyorum deyipte şansımı baştan kaybedeceğime bari bilim diyim de çağırsınlar belki olur diyorlar.Kibar Feyzo’nun dediği gibi sayın yaşar hocam “sen devletsın sen buyüksin sen bilirsin hakım beyim şimdi suç kimde?”.Nosce te forum! yani