Konumuz kredi notu. Ülkelerin kredi notu olur. Şirketlerin kredi notu olur. Hatta kişilerin kredi notu olur. Bunlar konumuz değil. Konumuz, benim insanlara verdiğim kredi notu. Benim kredi notumun parayla falan ilgisi olmaz. İnsana verdiğim genel değer, onlara karşı olan hoşgörü seviyem, onlar için harcayacağım çabanın ölçüsü gibi şeyleri belirler.
Kendim için “çok kafatasçıyım aslında” dediğim duyulmuştur. Tabii bunu doğru anlamak gerek. Irkçılıkla falan ilgisi yok. Irk, din, dil farkı gerçekten gözetmem. Ama kredi notu var ya… O kazanılan ve kaybedilen bir şeydir. Kazanılması zordur. Kaybedilmesi de zordur. Kazanılıp belli bir seviyeye çıktıktan sonra düşerse, bir daha yukarı çıkmaz.
Ucuz bir mesele değildir bu benim için.
Son zamanlarda, oldukça “ilginç” olaylar yaşadım. Ben ve çevremdeki herkes yaşadı da diyebiliriz buna. Olan biteni buradaki yazılardan takip etmek mümkün.
Bu zamanlarda kredi notları fena halde belirlenir.
Öyle de oldu. Dar zamanda kazanılanın da, kaybedilenin de ömrü çok uzun olur.
Üzücü olan şu ki, kredi notu kayıpları kazançlarından çok oldu.
İki kategori düşen oldu. Kategorinin tepesinden dibine düşen oldu. Onlar için üzgünüm….
Kazananların birinin daha kazanabileceği bir şey yoktu maalesef. AAA’dan daha yüksek kategorimiz yok.
Tekrar buraya ayda yılda bir bir şeyler yazdığım günlere dönmek istiyorum.
Bir cevap yazın