“Meslek sahibi olana meslek seçmesi kolay” dememişler, ben olsam derdim. Yeterli yaşa, tecrübeye, mesleğe ve buna bağlı tepeden bakma ama kimsenin de gıkını çıkaramaması durumuna eriştiğim zaman diyeceğim. Şimdilik kendimi, o meslek seçme arefesindeki fast and furious, bir o kadar da ergen ve salak gence daha yakın hissediyorum. Daha mesleği ancak “seçmiş” sayılırım, erbabı seviyesinde ahkam kesebilecek durumda değilim. Ama meslek seçme konusunda tecrübe aktarabilirim, evet bunu yapabilirim.
Buradan bakınca liseyi bitirme yaşındaki bir adamın meslek ve dolayısıyla bir hayat seçmek durumunda olması korkunç görünüyor. Düşün, karakterin yeni yeni şekilleniyor, kimliğin dalgalanmaya bırakılmış kur gibi. Kim olduğunu bilmek teknik olarak mümkün değil çünkü her gün başka birisin, başında ergenlik gibi bir durum var ki bu dönemde bir travma geçirirsen 35-40 yaşına kadar ergen kalma riskin var, ömür boyu şiir yazma, “hayat bana acı koydu” modunda kalma riskin var, ve buna ek olarak bir de meslek seçeceksin… Yanlış yaptıysan sorumluluk üstleneceksin, muhtelif yerlerinde patlayan bir dinamit olma ihtimaline karşın yapacaksın bunu. Valla şimdiki aklım olsa, verirdim bir büyüğümün eline formu, dinamit patladığında da “tercihlerimi babam/dersane örtmenim/abim/ebem yaptı” der ağlardım…
Yaşım 18, ergenim, ölesiye yanlışım, tembelim, depresyona meyyalim. Meslek ve okul seçeceğim. Yaşı büyük olanlarla tuzu kuru olanlar bilmez, iş uzun vadede meslek seçmek olarak görünür ama o an, okul ya da meslek seçmek arasında kalır bu ergen çok zaman. İstediği okul – istemediği meslek; istemediği okul – istediği meslek dilemmalarında boğulur. Burada “ne istediğini bilmek” önemli bir kriter ise de, 18 yaşındaki adamın ne ne istediğini bildiğinden emin olunabilir, ne de bildiklerinin doğruluğundan. Ben en azından ne istemediğimi iyi biliyordum, o ayrı.
- Tıp okumak istemiyorum. Benden doktor olmayacak, o çok belli.
- İşletme – İktisat tarzı bir şey istemiyorum lazımsa meylimi master gibi bir şeyle kapatmak niyetindeyim.
- İstanbul’dan başka bir yerdeki bir okula gitmeye pek niyetli değilim.
- Boğaziçi veya Odtü, bir ihtimal İtü dışında devlet okulu olmasa daha iyi.
- Endüstri Mühendisi olmak istemiyorum.
Bunun dışında istediğim şeyler de var, mümkün mertebe mühendislik, iyi eğitim veren, rahat edebileceğim bir okul falan filan. Havalı olmasa da olur, hava atma derdi olmayan bir ergenim çünkü zaten o tarihte giydiğim t-shirt’ler dizlerime geliyor, erkek görünce neresine bakılacağını bilmiyorum ve üstelik alabildiğine gözlüklüyüm. Akıl mantık tavan yapmış durumda yani. Kabaca mühendis, bilhassa Makina veya Elektrik Elektronik Mühendisliği istiyorum. Bir yanım delice Endüstri Ürünleri Tasarımı denen şeyden istiyor, bak bunu da unutmuş gitmişim. Zira yurtdışı bağlantılı bazı odaklar tarafından “Türkiye’de oturmuş bir bölüm değil o” diyerek vazgeçirilmişim. Neyse, okullar inceliyorum, müfredatlar bakıyorum, derslerin açıklamalarına filan bakıyorum, sabah akşam internetlerdeyim. Akademik alemlerden uzak yakın tanıdıklarla konuşuyorum. Toplamda tercih edebileceğim 5-6 okul-bölüm kombinasyonu var ve kafam acayip karışık. İstanbul’da o okul senin bu okul benim geziyorum, yaz günü okulda bulunan hoca, bölüm başkanı, asistan ne bulduysam başına ekşiyorum. Yeri gelmişken sabırlarından dolayı teşekkür ederim. Ben böyle gezerken babam televizyonda mı nerde gördüyse Yeditepe Üniversitesi’ni sokuveriyor gündemime. Halbuki ben Sabancı’ya gitmeyi kafaya koymuşum, kendisinden kısmi finansman istemek üzereyim.
Son günden bir gün önce peder beyle oturup bütün gece tercih yapıyoruz. Elimdeki puan da şöyle bir şey, çok istediğim yerlerin 1-2 puan altında hep. %1.5’tayım sanırm. %1.7 de olabilir. İstediğim yerleri yazıyorum, “bunlar gelmezse gelmesin, bi daha sınava girerim” diyorum. Babam, “yok sen sıkılırsın bi daha sınav mınav, yaz bak Yeditepe mis gibi” diyor. Yazdığım bölüm Yeditepe Bilgisayar Mühendisliği, burslu. Puanının son damlası taktiğine göre intihar gibi, çünkü 10 puan fazlam var. Nitekim Yeditepe geliyor, üstü kalsın demiş oluyoruz.
O tarihte ne istediğim okul Yeditepe, ne istediğim bölüm Bilgisayar Mühendisliği. Girer girmez derhal yatay geçiş hayalleri kuruyorum fakat, o aklımdaki bölümlerden, okullardan herhangi birini de uğrunda deliler gibi çalışacak kadar istemediğimi farkediyorum. Zaten ufaktan sevmeye, alışmaya da başlamışım. Adı hala havalı değil ama istemeye istemeye Kimya Mühendisliği okurken atacağım havaya da kafam girsin fikrindeyim *. Soranlara tavsiye bile ediyorum, zamanla sever oluyorum.
Yine de, bazen bu meslek seçiminin overrated bir konu olduğunu düşünüyorum. Gerçi tercihlerinde İktisat’tan Eczacılık’a, Tıp’tan Mühendislik’e her telden meslek bulunanlar için hala önemli olabilir. Yoksa, birkaç sene sonra tasarıma merak sarar ya da dekorasyon mağazası açarsam kendimden şüphe edecek değilim. İnsan yıllar içinde çok değişiyor be, mesleği seçerken okulu bitirecek kadar sevgi-istek-motivasyon olsa yetiyor. Bitirdikten sonra, bazen yıllar sonra ne olacağına göre plan yapmak için fazla sıkıcı bir adam olmak lazım.
Vesileyle meslek seçme arefesindeki tüm ergen kardeşlerimin gözlerinden öperim.
* Yazar burada birtakım okullara sadece adı için giren güruhtan bahsediyor, yoksa o okullarda okuyan herkes işin gösterişindedir demiyor. Alınmayın rica ederim.
saan der ki
Güzel
goblin der ki
Ben dandik üniversitelerin birinde Fransızca Mütercim tercümanlık okudum. Okulda aldığım eğitimin iş hayatında bana yardımcı olmayacağını bildiğimden, İspanyolca öğrendim. Yurtdışında kaldım.İspanya’da yüksek lisans yaptım. Kitap çevirdim. Yüksek lisansdan sonra 1500 liraya işe başladım. Beni hem Fr, hem İsp hem de İspanyolca dillerinde 1,5 yıl kullanıp zam istediğimde performansın düşük dediler ve istifa ettim. Aynı hafta bir elçilikte iş buldum, rezalet bir yerdi. İşten sms yolu ile çıkartıldım. Hakkımı elçilik olduğu için arayamadım. 3 ay serbest çalıştım, tekrar bir yazılım firmasında lap diye işe başladım. Öyle amatör bir firmaydı ki işe başladığım ilk günden beni bana hiçbir ey hakkında bilgi vermeden toplantılara sokmaya çalıştılar, başarısız oldum. Şuan mesleğimden soğumuş durumdayım sebebi de çalıştığım iş yerlerinde kaypak insanlar. Şimdi yola devam mı etmeli yoksa başka alana mı yönelmeli?
Betül BIYIK der ki
Merhaba Goblin, hikayen çok etkiliyici. Bu bölümü seçmeye nasıl karar verdin ?