Yazılımcılar. Sistem yöneticileri. Ayrıca bilgisayarın tuşlarına iyi basan bir takım başka arkadaşlar.
Bunlar modern çağın büyücüleri. İçinden “yahu amma salladın, bu adamların yaptığı gayet gerçek ve bilimsel, büyüyle hokkabazlıkla işleri olmaz” diye geçirenler varsa, haklılar elbet. Ama anlatmaya çalıştığım o değil.
Büyücü dediğiniz adam, herkesin bilmediği şeyleri bilir. Anlaşılmaz dev kitapları vardır. Garip lisanlarda, acayip şeyler konuşur. Bu anlaşılmaz lafları kullanıp “büyü”ler yapar, böylece normal insanların yapmak isteyip de yapamadığı, bazen aklına bile getiremediği şeyleri yapar. Kendisinden duruma göre az ya da çok korkulur; itiraf edilmese de böyledir.
Yazılımcılar da böyle değil mi? Dev kitaplarımız var… Bizden başkası anlamaz. İş veya sosyal bir toplantıda, iki yazılımcı muhabbete başlarsa, diğerleri hemen muhabbetten kopar. Klavyelerimizin tuşlarına basarak, büyücü, pardon, yazılımcı olmayanların yapmak isteyip de yapamadıkları şeyleri yaparız. Bazen akıllarına gelmeyen şeyleri de. Tek harfinin yanlış söylenmesi felakete yol açan efsanevi büyüler gibi, bizim yazılımların da tek harfinin yanlış olması felaketlere yol açar…
Büyücüyüz yani.
Tabii, işin bir de içyüzü var. O da efsanenin büyücülerine benziyor. Yazılımcı, sistem yöneticisi falan olabilmek için, şöyle yerden başlasa adam boyunu geçecek kadar kitap okumuş olmak gerekiyor. Okumak da yetmiyor. Deneyim gerekiyor. Pek çok büyünün elde patlamış olması gerekiyor. Daha fenası, gün geçtikçe işler kolaylaşmıyor, zorlaşıyor. Bugün itibarıyla bilinmesi gereken teknoloji miktarı, on yıl öncesine göre kat kat daha fazla.
İş zor iş. Yanlış yapıldığından falan da değil. Tanım gereği zor iş. Bunu söyleyen ben değilim. (Yani ben de söylüyorum da, tek söyleyen ben değilim.) Bu işi 30 yıl, 40 yıl yapmış, halen yapan büyücü abiler. Elbette, herkes kendi işini zor sayar. Ama bu işin zor olduğunun matematiksel delilleri var!
Yazılımcıları yönetmek de zordur. Entreesan insanlardır bunlar. Pek çok insanın aksine, tipik bir yazılımcı, işten, hatta çok işten kaçmaz. Fakat, yaptığı işe inanması gerekir. Kaliteli bir şeyler üretebildiği zaman mutlu olur. Başını sallayıp maaşını almaktan hoşlanmaz, doğru yerde, doğru sebeplerden çalıştığını bilmek, gittikçe daha iyi bir “büyücü” olduğunu hissetmek çoğu zaman maaştan daha büyük ağırlık taşır. Yine para için değil! İyi büyücü olmak için.
Ben şu anda gezegen üzerindeki en büyük fildişi büyücü kulelerinden birindeyim mesela. Para için mi? Hayır. Asla. Daha iyi büyücü olmak için. Diğer fildişi kule büyücüleriyle beraber büyü yapmak için. Daha iyi bir sebep olabilir mi?
Nereden bulaştıysak büyücülüğe…
Bir cevap yazın