Bugün Bilgi Üniversitesi’nde, “Özgür Yazılım ve Linux Günleri”ndeydim. Geçen sene de gitmiştim, fakat Dolapdere Kampüsü’ndeydi. Bu seneki ise, “Santral Kampüsü”ndeydi, Eyüp’te. Eyüp diyor ama, çıkıp köşeyi dönünce, Kağıthane tüneli girişine çıkıyor. Artık sınırları neredeyse bunların; sanırım Şişli neresi Osmanbey neresi tadında bir sorun bu.
Geçen seneden sonra, bu sene de katılmaya niyet ettik. Geçen sene konuşmak için başvuruda gecikmiştik. Bu sene gecikmeyelim dedik. Ancak yapamadık. İlan edilmesiyle kapanması arasında sanırsam iki hafta falan oluyor ki, kontrol ettiğimizde kapanmıştı. Utanmadan gönderdik başvurumuzu.
Konu, Teknikodu’da yazdığım “Yazılımcının Suçu Ne” yazısının başlığıydı. Konuşma özeti olarak da oradan bir paragraf gönderdik.
Cevabın meali “yahu bu açık kaynak yazılımla ilgili değil, ama konuşmasın da diyemiyoruz, buyursun gelsin” şeklindeydi.
Son iki güne kadar sunum falan da yoktu ortada. Aslına bakarsanız, sunumu bir “son dakika insanı” olarak, konuşma saatinden üç saat önce, Bilgi Üniversitesi’nde tamamladım.
Yazılımcının suçunun ve derdinin ne olduğunu anlatmaya çalıştım. Blog yazısının genişletilmiş versiyonu gibi bir şey oldu. Elif T. Kuş videoya çekti telefonla. Onu bir yerlerde yayınlayacağız elbet, ama 5GB olmuş video, onun bir işlenmesi lazım önce.
Alkış iyiydi sonunda. Beş altı kişi de konuşmadan sonra kişisel olarak gelip tebrik ve teşekkür etti.
Yarın devamı var. Sıramı savdım, yarın dinleyici olarak katılıyorum.
Bakalım seneye ne konu uyduracağım…
Bir cevap yazın