Tom DeMarco ile Timothy Lister’ın “Waltzing with Bears, Managing Risk on Software Projects” (“Ayılarla Dans, Yazılım Projelerinde Risk Yönetmek”) diye bir kitabı var. Kitabın ikinci bölümünün başlığı, “Risk Management Is Project Management for Adults”, yani “Risk Yönetimi Olgun İnsanlar İçin Proje Yönetimidir”.
Neden? Aşağı-yukarı şu sebepten: Risk yönetimi, bir şeylerin ters gideceğini kabul edip, bunlarla ilgili bugünden ne yapılabileceğini düşünüp, sonra belli bir aksiyon seçip onu uygulamak anlamına geliyor. Riski gözardı etmek dışındaki (ki bu da bir seçenek) her aksiyonun bugünden bir maliyeti var.
Bir olumlu, bir olumsuz durum arasında herkes karar verebilir. Olgun insan olmak, iki olumsuz durum arasında karar verebilmek anlamına geliyor.
Yazılım projesi yönetimindeki derin sorunlarımız, olgun insan olma konusunda, bundan çok daha gerideki aşamalarda takılıp kalmış olmamızdan dolayı oluyor.
Mesela, yılların deneyimi gösteriyor ki, bizim herhangi bir proje için psikolojik limitimiz sekiz-dokuz ay civarında. Ondan daha uzun vadeler o kadar uzun geliyor ki, kimse kabul etmiyor. Bu da aslında bizim dokuz aydan uzun sürecek herhangi bir işi planlayıp yapamayacağımız anlamına geliyor.
Olgunlukta o kadar gerideyiz ki, kötü haber vermeyi de, almayı da öğrenebilmiş değiliz. Erken kötü haber, zamanında müdahale ve düşük maliyetli çözüm demek iken, bunu başaramadığımız için ancak buzdağına çarptıktan sonra “tedbir” almaya başlayabiliyoruz. Dolayısıyla, hayatımız sürekli çok yüksek maliyetli kriz yönetimi şeklinde geçiyor.
Üst yönetimler olarak da çocuk gibi sabırsızız. Bir şeye ikna olana kadar, çocuk gibi “istemem, bana ne, bana ne” şeklinde davranırken, ikna olduğumuz anda yine çocuk gibi sonuçları hemen, şimdi, burada istiyoruz.
Ne yatırımda, ne yönetimde bazı girişimlerin ve projelerin başarısız olacağını kabul edemiyoruz. Riski yönetmediğimiz için, her başarısızlıkta etimizden et kopartmışlar gibi davranıyoruz. Böylece işi yapanların da kişisel olarak her türlü riskten kaçınmalarını, böylece herhani getiri getiren bir iş yapmamamalarını garantiye alıyoruz.
Risk olmayan yerde, getiri de olmadığını anlamıyoruz.
Tam bilgiye sahip olmadığımızı, hiç bir şartta da olamayacağımızı, dolayısıyla “bu proje ne zaman biter” sorusunun cevanının epey geniş bir dağılım olduğunu ve bunu tek bir sayıya indirmenin mümkün olmadığını anlamıyoruz.
Yeterince zorlarsak, dünyayı kendi basit bakış şeklimize uydurabileceğimizi düşünüyoruz.
Olgun insan olmadan riskleri yönetemeyeceğiz. Riskleri yönetmeden, gerçek getiri elde edemeyeceğiz. Gerçek getiri elde etmediğimiz sürece de, ancak birbirimizin üzerine basarak yükselebileceğiz…
Bir cevap yazın