Bir süredir kendimce bir şeyler yazıyorum buraya. Daha doğrusu, bir kaç aydır yoğunluk -başka yoğunluklardan dolayı- biraz azaldı ama, esas olarak yazmaya başladığımdan bu yana bir sene oldu yaklaşık. İyi yazılar yazdım. Kötü yazılar yazdım. Ama gönlümün istediğini yazdım; burası benim çöplüğüm. Okuyan, beğenenler var. Yazmayınca “neden yazmıyorsun uzun süredir” diye soranlar da var. Elbette beğenmeyenler de var. Ama onlardan genel olarak ses çıkmıyor. Eh, sanıyorum küfür edilecek kadar beter bir şey yazmadım bugüne kadar. Veya o kadar taraflısını yazacak cesaretim olmadı.
Arada, verilen puanlardan, karma puanlarından, okunma sayılarından bir şeyler öğrendim.
Puan verenleri, karma puanı kakanları kızdırma pahasına, bunları paylaşacağım… Tam da o insanlarla!
Kurallardan biri şu: İnsanlar kahramanla bir noktada özdeşleşebilmek istiyor. Bir noktada, bir şekilde. Çoğunluk o bağlantıyı kurabilirse, yazı tutuyor. Beğeniliyor.
Herkesin farkında olduğu bir konuyu alıp, enteresan bir bakış açısı getirip, üzerine de biraz analiz gücü serperseniz, yazı tutuyor. Yani, yazıyı okurken, “ha evet” falan dedikten sonra, “hadi ya”, sonda da “vay anasını doğru yahu” dedirtecek şeyleri seviyor insanlar. Bunları bulmak çok kolay değil. Tribünlere oynamak için de bulunacak şeyler değil, ama bulununca şahane iş yapıyor.
Özdeşleşemedikleri yazılar tutmuyor. İçeriği ne olursa olsun. Mesela, bir yazım var, “hani siz hep farklı olmak için debeleniyorsunuz ya, benim öyle derdim olmadı, ben aynı olmak için uğraşıyorum” diyorum. Hatta yanılmıyorsam bir yerinde üstü yarı kapalı “topunuzdan da daha zekiyim” de diyorum. Adam bunun neresiyle özdeşleşsin yahu.
Ama bu kendim hakkında yazdığım yazılar tutmuyor demek değil ha. Yazarı salak durumuna düşüren (evet ben oluyorum o salak, demin topunuzdan zekiydim şimdi salak oldum) yazılar süper tutuyor. Mesela bisiklet olayı. Tam Kemal Sunal karakteriyim orada. Tuttu tabi, yazı tamamen benimle alakalı halbuki.
Ha, bir de yazının anlaşılması lazım. Bazen fazlaca kriptik yazabiliyorum. Son yazı mesela. Çıkmaz sokak şeysi. Tutmaz tabii. Tekrar okudum ben bi bok anlamadım. Haa, artı karma verenler var. Tabi onların ne anladığını merak ediyorum ben!
“Tutsun” diye yazmaya çalışsam…
Duygusal ve beni salak durumuna düşüren yazılar yazmam lazım. İkisi bir arada olsa sanıyorum daha çok tutar. Eh, bu da Türk televizyonundaki salak ağlak dizileri açıklıyor herhalde!
Yazmaya devam. Yazdıklarıma “deneme” diyorlar ki, hasta oluyorum. Denemiş olmamış hesabı gibi. Neyi deniyorum lan ben? Hasta etmeyin adamı. Yazı türünün Türkçe adını kim koyduysa, ona da akıl fikir diliyorum.
Peki bu yazı tutacak mı? Vallahi çıkaramadım onu!
emre der ki
http://www.dosyasitesi.com/download.php?file=a3c7c0ee25a2ea1695309bb84704ab39 kendim yazdıgım bir e-kitap ın ilk bölümüdür. eger kitapı yorumlarsanız kendimi geliştirme şansın olur şimdiden teşekkürler.
yorumlarınız için
ankarabariyer_06@hotmail.com